"Benimle aynı düşüncede olmayan insan düşman değildir; Sadece benimle aynı düşüncede olmayan başka bir insandır." (Alıntı)

FİKİR KENTİ - Son Eklenenler ...

Dini Konular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dini Konular etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ağustos 2008 Pazartesi

DİN : Bilgisayar ve İman...

BİLGİSAYAR VE İMAN
Cami imamı Abdullah hoca, resmi işlerini yaptırmak için nufus müdürlüğüne gider.

Kendisinden TC kimlik numarası istenince, en yakıninternet-cafenin yolunu tutmak zorunda kalır.
Cafenin kapısından girerken levhada yazılı isim 'fesuphânallah'lar,estagfirullah'lar cektirir hoca efendiye, hem de peşpeşe:

Cafe işleten delıkanlıya:
- Evlâdım T.C. kimlik numarası istediler benden, yardımcı olabilir misin?
- Tabi amcacım, siz şuraya oturun, şu işimi hemen bitirip sizinle ilgilenirim.

Abdullah hoca başlar beklemeye. Boylelikle bulundugu mekânı inceleme fırsatı da geçer eline.
Demek ki gençlerin girip bir türlü çıkmak bilmedikleri, internet-cafe denilen yer burasıdır.

Gözüne takılan her detaydan rahatsız olarak, huzursuz bakışlarla etrafını süzer durur.
Evin bodrumunda kurduğu fare tuzakları gelir aklına. Küçücük bir peynire tutsak olan fareler nasıl kapandan cikamiyorlarsa, ayrı telden ayrı telden oyunlara yakalanan gençlerin de buradan çıkamadıklarını düşünür. Bir 'fesuphanallah'
Bir 'fesuphânallah' daha çeker ve:
- Ähir zaman fitneleri işte canım, der kendi kendine

Hoca efendinin huzursuz olduğunu fark eden delikanlı hemen bir çay söyleyince, kendisine ikram edilmesinden memnun olur.
En azından bu da bir hürmet ifadesidir. 'Aferin' derken içinden, hayflanır, istemeden:
- Yazık oluyor bu gençlere, hayatlarını heder ediyorlar.

Boşa hayıflanmanın, vah vah demenin, bir faydası olmayacağını bildiği için, delikanlıyla hasbihal etmeye karar verir:
- Delikanlı sana bir ş ey soracağım ama bilmem ne düşünürsün?
- Buyurun amca, ne soracaktınız?
- Sen Allah'i bilir misin?

Birbirine girmiş, hiçbir şekle benzetemediği joleli saçları, her baktığında bir 'fesuphanallah' daha çektiği sakal şekliyle
bu delikanlıdan aldığı cevap, hoca efendiyi pek şaşırtır.
Cafeyi işleten delikanlı gülümseyen gözlerle bakarak:
- Kul, kendisini yoktan var edip hayat bahşeden, düşünecek akıl, görecek göz veren Rabbini nasıl bilmez amca?

Hayretle sormaktan alamaz kendisini:
- Biliyor musun? Peki neyle biliyorsun Allah'ı, bana bir anlatır mısın?

Delikanlı eliyle cafedeki bilgisayarları göstererek cevap verir:
- Bu bilgisayar ile biliyorum amca.
- Bunlarla mı? Pek anlayamadım.
- Bu bilgisayarların varlığı benim nazarımda Allah'ın varlığının en açık delillerinden biridir.
Bilgisayar kullananlar gayet iyi bilirler amca,böyle bir makine, ancak bir mühendis ve üstün bir teknol oji ile var olabilir.
Ateistin en önde gidenine sorsan, bu zımbırtının tesadüf eseri oluşmayacağını,
mutlaka birisi tarafindan yapılmış olduğunu söyler sana.
Meselâ Darwin kalkıp dirilse, şu laptopu göstersen, desen ki:
'Bu Älet, şu hesap makinesinin tesadüfler zinciriyle evrimleşmiş hâlidir.'
Darwin bile 'çüş lan deve' der.

Abdullah Hoca delikanlının anlattıklarından hoşlanmıştır. Keyiflenir:
- Bilgisayarın kendiliğinden yapıldığını kabul etmeyen adam, onu yapan insanın yaratılmış olduğuna gelince
kıvırıveriyor değil mi evlâdım?

- Bak amca, burada 20 tane bilgisayar var, bunlar bir sistemle birbirine bağlı, hepsi bir program tarafından idare ediliyor.
Bu sistemi ben kurdum, burayı ben çekip çeviriyorum. Buradaki düzen benden sorulur;
Yani bir anlamda da farzi muhal buranın tanrısı benim.

Bazen oy un oynayıp, interneti kullanıp para ödemeden sıvışmaya kalkanlar oluyor.
Hemen yakaliyorum onları. 'Gel bakalım! Nereye gidiyorsunuz böyle?
Buranın nimetlerinden faydalanıp başıboş bırakılacağınızı mı zannettiniz?
'Paramız yok abi! ' derlerse; 'Yok öyle yağma! ' deyip cezalandırıyorum.
Internet-cafeyi temizletiyorum: paspas yapıyorlar, camları silip tuvaleti temizlettiriyorum.

Bir saat oyunun, internetin bedeli olur, bunun hesabı sorulur da, sayısız nimetlerle dolu koca bir ömrün hesabını sormazlar mı insana?
Bir cafenin bile işlerini düzenleyen, tertip eden biri varken, koca kâinatı kusursuz işleyen bu sisteminin bir kurucusu olmaz mı?
Olmaz diyenin ahmaklığını bütün noterler tasdik etmez mi?

- Vallahi evlâdım pek takdir ettim seni. Peki Allah'ı nasıl bilirsin, neye benzetirsin?
-Ben Allah'ı hiçbir şeye benz etmeden bilirim amca.

- Bunun böyle olacağını nasıl bildin evlâdım? Delikanlı eliyle bilgisayarları işaret etti:
- Yine bunlar sağ olsun. Bu bilgisayarları yapan mühendisler başka, bilgisayarlar başkadır. Birbirlerine benzemezler.
Programı yazan insan başkadır, ortaya konulan program ise bambaşka.
Bilgisayarda yüklenmiş bilgiler vardır, fakat benim bilmem yine başkadır.
Kamerası vardır, ses düzeni vardiır, ama benim gözlerim ve duyup konuşmam farklıdır.

Abdullah amca çocuğun feraset ve anlayışını çok beğenmişti.
Sorduğu sorulara aldığı cevaplar, gayet mantıklıydı ve berrak bir imana işaret ediyordu.
Aslında buradaki işi bitmiş, kimlik numarasını çoktan almıştı; ama muhabbete devam etmek istedi.

- Peki varlığına inandığın Rabbin için ne yapman gerektiğine dair ne biliyorsun?
- Ne yapmam gerektiğini biliyorum amca, fakat ne kadarını yapabildiğim hususunda kendimi yeterli görmüyorum.
- Ne bildiğini söylersen, neler yapabileceğine dair yardımcı olabilirim belki evlâdım.
- Neler yapmam gerektiğine dair şuradan biliyorum amca:
Öncelikle, Rabbim bana bir gönül vermiş. Kendisini bilmeyi nasip edip muhabbetini gönlüme yerleştirmiş.
Ben de gönlümde sadece O'na ve sevdiklerine yer vermeliyim,
O'nun istemeyeceği şeyleri gönlümden uzak tutmalıyım.

İkinci olarak bana verdiği dili razı olmayacağı sözlerden korumalıyım. Her zaman O'nu soylemeli, O'nu anlatmalıyım.
Son olarak bana verdiği bu bedeni onun razı olacağı şekilde kullanmalı, bir gün toprak olacak vücudumu
O'nun yolunda eskitmeliyim. Benim bildigim bundan ibaret.|

- Ee evlâdım daha ne yapacaksın, başka bir şey kalmadı ki!
- Efendim yapmalıyım, etmeliyim diyorum ama, bal demekle ağız tatlanmıyor ki!
Gidilecek yolu bilmek ayrı, usuluyle yolda yürüyebilmek apayrı bir şey|
Yine bilgisayar tabirleriyle söylemek gerekirse,
Şeytan denilen melun HACKER, benim sistemimde ki NEFS virusunu aktif hale getiriyor.
Üstesinden gelebilene aşk olsun. Etkili bir antivirus programı bulmam lazım belki de..

- Ben biliyorum, dedi Abdullah Hoca ve ekledi: NAMAZ
- Eveeet amca, NAMAZ anti-virus programlarından birisidir. Hayat sistemine kurup, gunde beş kere da bağlanırız
Böylece sürekli güncellenir.

(İnterNetDen)

2 Mayıs 2008 Cuma

FOTOGRAF : Tarihi Hac Fotografları.. (National Geographic 1953)















(National Geographic 1953)

Yeni Hac Fotograflarınıda BURADAN görebilirsiniz..

HAYAT OKULU : Müslüman kime denir, Nasıl bir insandır...?

En kısa ve öz tanımı ile bir müslüman, Allah'dan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de onun kulu ve elçisi olduğuna iman ve şehadet eden kişidir. Bu cihetle müslüman, sadece Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim ile elçisinin sözleri ve amelleri doğrultusunda iman ve ibadet eder. Dinini iyi öğrenmiş ve anlamış bir Müslüman aşağıdaki gibidir:
  • Tokgözlü ve dürüsttür. Kimsenin ne parasında, ne malında gözü vardır.
  • Çalışkandır. Elini ve zihninin emeğinden başka kazanç bilmez.
  • Açıksözlü ve yüreklidir. Allah'tan başka hiçbir şey onu korkutamaz.
  • Yaşadığı ülkenin kanunlarına saygılıdır. Suç işlemez. İyi bir vatandaştır.
  • Alçakgönüllü ve güleryüzlüdür. Kibir nedir bilmez. Karşısındakine milliyeti, ırkı, dini, dili, rengi, inancı, kültürü, öğrenimi nedir diye düşünmeksizin, evvela bir insan olarak yaklaşır. Yardıma muhtaç birisi ile karşılaştığında, bu kişi bir dinsiz, bir kafir bile olsa, hiçbir şart ve karşılık aramaksızın kudreti dahilinde ona elini uzatır.
  • Müslüman olmayan insanları, dilinin döndüğü kadar imana davet eder. Onlara Allah'ın dininin güzelliklerini ve faziletini anlatmaya çalışır. Kimseye zorla birşey kabul ettirmeye kalkışmaz. Çünkü bunun mümkün olmadığını bilir. Güzellikle ve güleryüzle konuşur, haddini aşmadan nashihat ve tenbihde bulunur. Münakaşaya girmez.
  • Doğayı ve tüm canlıları sever, korur, onlarla barışık yaşar. Her canlının, tıpkı kendisi gibi, Allah'ın bir kulu olduğunun bilincindedir. Temizliğe çok önem verir, kendisini ve çevresini tertemiz tutar.
  • Uyanık ve araştırmacıdır. Mesela fen bilimlerine büyük bir merak ve saygı duyar. Allah'ın emirlerinin kainatta nasıl tecelli ettiğini anlamanın tek yolunun, müsbet fen bilimlerinin deney ve gözlemlerinden geçtiğini bilir. Günlük yaşantısında ve mesleğinde, tüm teknolojik yeniliklere açıktır.
  • İnsanlık ve düşünce tarihini öğrenmeye çalışır. Çeşitli medeniyetlerin, düşünce sistemlerinin, doğuş, yükseliş ve batışlarından ibret alır.
  • Dini bilgisini sürekli geliştirmeye çalışır. Bu konuda son derece dikkatli ve titizdir. Okuduklarını ve dinlediklerini Kur’an süzgecinden geçirmeden kabul etmez.
  • Asla sebepsiz yere cana kıymaz. Hele bir insanın canına kastetmeyi aklından bile geçirmez. Tek bir cana kastetmenin dahi, kainattaki tüm canlara kastetmekle aynı derecede büyük bir günah olduğunu bilir.
  • Barışsever ve uzlaşmacıdır. İnsanların, aralarındaki tüm sorunları barışçı görüşmeler ve anlaşmalar çerçevesinde çözebileceklerine inanır.

Bununla beraber müslüman, elbette eline vurulup ekmeği alınabilen, zalimden bir tokat yediğinde diğer yanağını dönen, aciz, çekingen, pasif ya da umursamaz bir insan değildir.
İmanına ve ibadetine engel konulmaya kalkıldığında yahut yurdundan sürülmek ya da kendi yurdunda esir gibi yaşamak tercihi ile karşı karşıya bırakıldığında, zorba tehditlere karşı kendini, gerekli gördüğü tüm yöntemlerle ve hayatı pahasına hiç tereddüt etmeden savunur!
Allah, tüm müslümanları böyle bir mecburiyette kalmaktan korusun.

Amin!

(İnterNetDen)

1 Mayıs 2008 Perşembe

GENEL : Neydik Ne Olduk... ?

NEYDIK NE OLDUK ?


Faziletliydik: Kimsenin malina, mulkune goz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdik. Hirsizlik nedir bilmez, dilenciligi meslek edinmez, kimseyi de kucumsemezdik.

Durusttuk: Bir zamanlar, Londra Ticaret Odasi'nin en gorunur yerinde su mealde bir tavsiye levhasi asiliydi: "Turklerle alisveris et, yanilmazsin."

Itibarliydik: Bir zamanlar, Hollanda Ticaret Odasi'nin toplantilarinda oylar esit cikinca, Osmanlilarla alisverisi olan tuccarin oyu iki sayilir, onun dedigi olurdu.

Temizdik: Yere bile tukurmezdik. Hatta, Osmanli askeri teskilatini Avrupa'ya tanitmasiyla meshur Comte de Marsigil, yere tukurmedikleri icin atalarimizi soyle elestiriyor: "Turkler hicbir zaman yere tukurmezler. Daima yutkunurlar. Bunun icin de saclarinda sakallarinda bir hararet olur ve zamanla saclari, kaslari, sakallari dokulur."

Cevreciydik: Kurak gunlerde ucretle adamlar tutup sokaktaki ulu agaclari sulatir, gocmen kuslarin yorgunluk atmasi icin, sacak altlarina kus saraylari yapardik. Bunlara oyle cok ornek var ki, saymakla bitmez.

Harama el surmezdik: Fransiz muellif Motray, 1700'lerdeki halimizi soyle anlatiyor: "Turk dukkanlarinda hicbir zaman tek meteligim kaybolmamistir. Ne zaman bir sey unutsam, hic tanimadigim dukkancilar, arkamdan adam kosturmuslar, hatta birkac kere Beyoglu'ndaki ikametgahima kadar gelmislerdir."

Medeni idik: Ingiliz sefiri Sir James Porter ise, 1740'larin Turkiye'si icin sunlari soyluyor: "Gerek Istanbul'da, gerekse imparatorlugun diger sehirlerinde hukum suren emniyet ve asayis, hicbir tereddude imkan birakmayacak sekilde ispat etmektedir ki, Turkler cok medeni insanlardir."

Dosdogruyduk: Fransiz generallerden Comte de Bonneval ise, su hukmu veriyor: "Haksizlik, murabahacilik [asiri kar koyma, tefecilik], inhisarcilik [tekelcilik] ve hirsizlik gibi suclar, Turkler arasinda mechuldur... Oyle bir durustluk gosterirler ki, insan, cok defa Turklerin dogruluklarina hayran kalir."

Hirsizlik nedir bilmezdik: Fransiz muellif Dr. Brayer, 1830'larin Istanbul'unu getiriyor onumuze: "Evlerin kapisinin soyle boyle kapatildigi ve dukkanlarin cogunlukla umumi ahlaka itimaden acik birakildigi Istanbul'da her sene azami bes-alti hirsizlik vakasi gorulur."

Ubicini, Dr. Brayer'i soyle dogruluyor: "Bu muazzam payitahtta dukkancilar, namaz saatlerinde dukkanlarini acik birakip camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapisi basit bir mandalla kapatildigi halde, senede dort hirsizlik vakasi bile olmaz. Ahalisi sirf Hiristiyan olan Galata ile Beyoglu'nda ise hirsizlik ve cinayet vakalari olmadan gun gecmez."

Naziktik: Edmondo de Amicis isimli Italyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"ini anlatiyor bize: "Istanbul Turk halki Avrupa'nin en nazik ve en kibar insanlaridir. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi, nadirattan isitilir. O kadar musamahakardirlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gordugunuz kolayligin cok fazlasini gorursunuz."

Cihana ornektik: Turkiye Seyahatnamesi'yle meshur Du Loir'un 1650'lerdeki hukmu soyle: "Hic suphesiz ki, ahlak bakimindan Turk siyasetiyle medeni hayati butun cihana ornek olabilecek vaziyettedir."

Sefkatimiz yalnizca insana yonelik degildi, hayvanlari, hatta bitkileri bile kapsiyordu.

Hayata karsi saygiliydik: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsin:
"Turklerdeki iyilik duygusu, hayvanlari dahi kucaklamistir. Bircok koyde esekler haftada iki gun izinli sayilir... Turklerle Rumlarin karisik olarak yasadigi koylerde ise, bir evin hangi tarafa ait oldugunu kolaylikla anlayabilirsiniz. Eger evin bacasinda leylekler yuva yapmissa, bilin ki o ev bir Turk evidir." (Kucuk Asya, c. 9)

Hayirseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazin Istanbul'dan Sofya'ya giderken daglardan anayol uzerine inmis koylulerin, yolculara, bedava ayran dagittiklarina sahit oldum."

Ayni muellif, ceddimizin hayirseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Soyle diyor: "Fakat sunu da ifade etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. Iyiliklerini yalniz insan cinsine hasretmekle kalmayip, hayvanlara ve hatta bitkilere bile tesmil ederler."

Bu tespiti, Islam ve Turk dusmani Avukat Guer misallendiriyor: "Turk sefkati, hayvanlara bile samildir" dedikten sonra su ornegi zikrediyor: "Hayvanlari beslemek icin vakiflar ve ucretli adamlari vardir. Bu adamlar, sokak baslarinda sahipsiz kopeklere ve kedilere et dagitirlar... Sokaktaki agaclarin kurakliktan kurumasini onlemek icin bir fakire para verip sulatacak kadar kacik Muslumanlara bile rastlamak mumkundur..."

"Kacik"ligin kaynagini da veriyor adam: "Bircoklari da sirf azad etmek icin kusbazlardan kus satin alirlar. Bunu yapan bir Turk'e, bir gun, yaptigi isin neye yaradigini sordum. Kucumseyerek bakti ve su cevabi verdi: 'Allah'in rizasini tahsile [kazanmaya] yarar.'"

Ne dersiniz? Galiba, gecmisimizden uzaklasmak, bize cok pahaliya patladi.

Iste sorulmaya deger ve cevaplanmasi elzem olan soru:
"Bizde, o zaman var olup da bugun olmayan nedir?
Nasil kaybettik?
Nasil buluruz?"

(İnterNetDen)

24 Nisan 2008 Perşembe

GENEL : İlginç... Okuyunca hak vereceksiniz..

İlginc Degil mi?

  • Ilginc,
  • insan egerki 10 milyonu sadaka verecek olsa bu miktari cok bulur ama 10 milyon ile magazadan birsey almaya gitse alacak birsey bulamaz...
  • Ilginc,
  • insan 10 dk zikir edecek olsa bu zamani cok bulur ama bir film veya mac olsa bir bucuk saatlik zaman onun icin hemen geciverir...
  • Ilginc,
  • bir futbol macinin uzamasi insanin hosuna gider ama Cuma namazinda hutbenin birkac dk uzamasi hic de hosuna gitmez...
  • Ilginc,
  • insan duydugu dedikoduya hemen inanir ve kabullenir ama kesin dogru oldugunu bildigi birseyi inat ederek hemen kabullenmez...
  • Ilginc,
  • insan modayi her an takip eder ama Peygamberimiz (s.a.v ) sunnetini moda gibi bilmez veya bilse de uygulamaz...
  • Ilginc,
  • insan camide bir saat ibadet ederek vakit gecirecek olsa onun icin zaman gecmek bilmez ama televizyona bakarken zaman onun icin cabucak gecer...
  • Ilginc,
  • insan namaz kilarken,ibadet esnasinda dunyevi konulari dusunmeyi sever ama normalde Islamiyet'i dusunmekten kacinir...
  • Ilginc,
  • insana bir sureyi veya surenin anlamini okumak zor gelir ama bir romani okumak onun icin kolaydir...
  • Ilginc,
  • insan konserde ilk siralarda olmak icin caba sarfeder ama camide ilk siralarda olmak icin caba sarfetmez. Aksine namazin sonunda hemen cikip gideyim diye son siralarda olmak ister...
  • Ilginc,
  • bir ayet ya da hadis ezberlemek insanin zoruna gider ama muzik listesi top 10'da olan sarkilarin hepsini ezbere bilir...
  • Ilginc,
  • insan ajandasinda bir dini toplanti icin zaman bulamaz ama dunyalik isler icin cok zaman bulur.
  • Ilginc,
  • insan Islami konulari dinlemeyi ve anlatmayi zor bulur ama dedikodulari dinlemeyi ve anlatmayi cok sever...
  • Ilginc,
  • insan CENNET'e gitmeyi ister ama hicbir sey yapmadan...
  • Ilginc,
  • insan hergun birilerinin olum haberini alir, ama yine de kendisinin de birgun olecegini dusunmez...
  • Ilginc,
  • insan hergun birgun curuyecek vucudunu daha formda tutmak icin yediklerine dikkat eder, cildine bakim yaptirir ama asla curumeyen ruhu ve kurtulusu icin hic dikkat etmez...
  • Sizce de ilginc, degil mi?

(İnterNetDen)

En Çok Okunanlar...

Fenerbaçe taraftarıyım...

FOTOGRAF

KARİKATÜR ve MİZAH

YARARLI BİLGİLER

OTOMOTİV

Ziyaretçilerim...

Beğendiğim Sözler...

"Şükretmek, yaşamımıza daha çok şey katmanın mutlak yollarından biridir"
Marci SHIMOFF

"Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım."

Necip Fazıl Kısakürek


"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."
Albert Einstein.


Güneş; Işık ve Sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez.
Sende güneş gibi ol, beklenen iyiliği senden istenmeden yap...
Epiktetos.



İnsan gülebildiği kadar insandır.
Moliere.


Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herald.


Unutma ki, ağzında bal olan Arı 'nın, kuyruğunda da iğnesi vardır..
John Lyly


Hayata değer bir yaşam,Sevmeye değer bir aşk, Dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.
Ne eksik ne fazlasını ara ve Seni üzenle asla uğraşma.
(Bilinmiyor)


Benim başarı konusunda bildiğim tek şey, Başarmak konusundaki kararlılıktır.
William Feather.


İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapar.
Refik Halit Karay


Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana

30.11.2007 den itibaren...

***