"Benimle aynı düşüncede olmayan insan düşman değildir; Sadece benimle aynı düşüncede olmayan başka bir insandır." (Alıntı)

FİKİR KENTİ - Son Eklenenler ...

Özeleştiriler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Özeleştiriler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mayıs 2008 Perşembe

GENEL : Neydik Ne Olduk... ?

NEYDIK NE OLDUK ?


Faziletliydik: Kimsenin malina, mulkune goz dikmezdik. Kimsenin namusuna yan bakmazdik. Hirsizlik nedir bilmez, dilenciligi meslek edinmez, kimseyi de kucumsemezdik.

Durusttuk: Bir zamanlar, Londra Ticaret Odasi'nin en gorunur yerinde su mealde bir tavsiye levhasi asiliydi: "Turklerle alisveris et, yanilmazsin."

Itibarliydik: Bir zamanlar, Hollanda Ticaret Odasi'nin toplantilarinda oylar esit cikinca, Osmanlilarla alisverisi olan tuccarin oyu iki sayilir, onun dedigi olurdu.

Temizdik: Yere bile tukurmezdik. Hatta, Osmanli askeri teskilatini Avrupa'ya tanitmasiyla meshur Comte de Marsigil, yere tukurmedikleri icin atalarimizi soyle elestiriyor: "Turkler hicbir zaman yere tukurmezler. Daima yutkunurlar. Bunun icin de saclarinda sakallarinda bir hararet olur ve zamanla saclari, kaslari, sakallari dokulur."

Cevreciydik: Kurak gunlerde ucretle adamlar tutup sokaktaki ulu agaclari sulatir, gocmen kuslarin yorgunluk atmasi icin, sacak altlarina kus saraylari yapardik. Bunlara oyle cok ornek var ki, saymakla bitmez.

Harama el surmezdik: Fransiz muellif Motray, 1700'lerdeki halimizi soyle anlatiyor: "Turk dukkanlarinda hicbir zaman tek meteligim kaybolmamistir. Ne zaman bir sey unutsam, hic tanimadigim dukkancilar, arkamdan adam kosturmuslar, hatta birkac kere Beyoglu'ndaki ikametgahima kadar gelmislerdir."

Medeni idik: Ingiliz sefiri Sir James Porter ise, 1740'larin Turkiye'si icin sunlari soyluyor: "Gerek Istanbul'da, gerekse imparatorlugun diger sehirlerinde hukum suren emniyet ve asayis, hicbir tereddude imkan birakmayacak sekilde ispat etmektedir ki, Turkler cok medeni insanlardir."

Dosdogruyduk: Fransiz generallerden Comte de Bonneval ise, su hukmu veriyor: "Haksizlik, murabahacilik [asiri kar koyma, tefecilik], inhisarcilik [tekelcilik] ve hirsizlik gibi suclar, Turkler arasinda mechuldur... Oyle bir durustluk gosterirler ki, insan, cok defa Turklerin dogruluklarina hayran kalir."

Hirsizlik nedir bilmezdik: Fransiz muellif Dr. Brayer, 1830'larin Istanbul'unu getiriyor onumuze: "Evlerin kapisinin soyle boyle kapatildigi ve dukkanlarin cogunlukla umumi ahlaka itimaden acik birakildigi Istanbul'da her sene azami bes-alti hirsizlik vakasi gorulur."

Ubicini, Dr. Brayer'i soyle dogruluyor: "Bu muazzam payitahtta dukkancilar, namaz saatlerinde dukkanlarini acik birakip camiye gittikleri ve geceleri evlerin kapisi basit bir mandalla kapatildigi halde, senede dort hirsizlik vakasi bile olmaz. Ahalisi sirf Hiristiyan olan Galata ile Beyoglu'nda ise hirsizlik ve cinayet vakalari olmadan gun gecmez."

Naziktik: Edmondo de Amicis isimli Italyan gezgini, yine 1880'lerin "biz"ini anlatiyor bize: "Istanbul Turk halki Avrupa'nin en nazik ve en kibar insanlaridir. Sokakta kavga enderdir. Kahkaha sesi, nadirattan isitilir. O kadar musamahakardirlar ki; ibadet saatlerinde bile camilerini gezebilir, bizim kiliselerde gordugunuz kolayligin cok fazlasini gorursunuz."

Cihana ornektik: Turkiye Seyahatnamesi'yle meshur Du Loir'un 1650'lerdeki hukmu soyle: "Hic suphesiz ki, ahlak bakimindan Turk siyasetiyle medeni hayati butun cihana ornek olabilecek vaziyettedir."

Sefkatimiz yalnizca insana yonelik degildi, hayvanlari, hatta bitkileri bile kapsiyordu.

Hayata karsi saygiliydik: Bu konuda dilerseniz Elisee Recus'u dinleyelim, bize 1880'lerdeki halimizi anlatsin:
"Turklerdeki iyilik duygusu, hayvanlari dahi kucaklamistir. Bircok koyde esekler haftada iki gun izinli sayilir... Turklerle Rumlarin karisik olarak yasadigi koylerde ise, bir evin hangi tarafa ait oldugunu kolaylikla anlayabilirsiniz. Eger evin bacasinda leylekler yuva yapmissa, bilin ki o ev bir Turk evidir." (Kucuk Asya, c. 9)

Hayirseverdik: Comte de Marsigli'yi tekrar dinleyelim: "Yazin Istanbul'dan Sofya'ya giderken daglardan anayol uzerine inmis koylulerin, yolculara, bedava ayran dagittiklarina sahit oldum."

Ayni muellif, ceddimizin hayirseverlikte fazla ileri gittikleri kanaatindedir. Soyle diyor: "Fakat sunu da ifade etmeliyim ki, bu dindarane hareketlerinde biraz fazla ileri gitmektedirler. Iyiliklerini yalniz insan cinsine hasretmekle kalmayip, hayvanlara ve hatta bitkilere bile tesmil ederler."

Bu tespiti, Islam ve Turk dusmani Avukat Guer misallendiriyor: "Turk sefkati, hayvanlara bile samildir" dedikten sonra su ornegi zikrediyor: "Hayvanlari beslemek icin vakiflar ve ucretli adamlari vardir. Bu adamlar, sokak baslarinda sahipsiz kopeklere ve kedilere et dagitirlar... Sokaktaki agaclarin kurakliktan kurumasini onlemek icin bir fakire para verip sulatacak kadar kacik Muslumanlara bile rastlamak mumkundur..."

"Kacik"ligin kaynagini da veriyor adam: "Bircoklari da sirf azad etmek icin kusbazlardan kus satin alirlar. Bunu yapan bir Turk'e, bir gun, yaptigi isin neye yaradigini sordum. Kucumseyerek bakti ve su cevabi verdi: 'Allah'in rizasini tahsile [kazanmaya] yarar.'"

Ne dersiniz? Galiba, gecmisimizden uzaklasmak, bize cok pahaliya patladi.

Iste sorulmaya deger ve cevaplanmasi elzem olan soru:
"Bizde, o zaman var olup da bugun olmayan nedir?
Nasil kaybettik?
Nasil buluruz?"

(İnterNetDen)

30 Nisan 2008 Çarşamba

ÖZELEŞTİRİ : Sapına kadar muhafazakarız !!! (Yorumsuz Alıntı)

Sapına kadar muhafazakarız!

----------

Burası sapına kadar muhafazar olup da, muhafazakarlık hesabını "sap" üzerinden yapan bir ülke…

Burası "Batının ahlaksızlığını aldık" deyip, batıdan gelenlere ahlakın ne olduğunu Süleymaniye Camii'nin arka bahçesinde İspanyol bir turiste tecavüz ederek…

Yılbaşı gecesi Taksim'in göbeğinde Avusturalyalı turistleri taciz ederek…

Ve barış için otostopla yola çıkıp İtalya'dan Türkiye'ye kadar sorunsuz gelen bir performans sanatçısını Türkiye'ye girişinin daha üçyüzüncü kilometresinde tecavüz edip, öldürerek gösteren bir ülke…

Burası bütün bunların üstüne "Utanıyoruz" demekten, "Rezil Olduk" manşetleri atmaktan utanmayan bir ülke…

Kime rezil oldunuz, kimden utanıyorsunuz Allah aşkına?

Dönün de kendi ülkenizin vatandaşlarına bakın, kendi kadınlarınıza bakın illa ki utanacaksanız!

Ne çabuk unuttunuz, burası çarşaf üzerine düşmüş kanını evlendiğinin sabahına bayrak gibi asmayı şart koşan…

Namusunu temizlemek için kızlarını tecavüzcüsüyle nikahlayıp koynuna sokan…

Otostopla Türkiye'yi geçmeyi bırakın, bir kadın için bir sürü semtinde belediye otobüsüyle bir duraktan diğerine gitmek bile mucize olan bir ülke!

Ha eğer bunlar utandırmadıysa sizi, o zaman kendinize bakın!

Hangimiz İtalyan sanatçının kayıp olduğunu duyduğumuzda "Bugün hava çok güzel" der gibi bir tonla…Öyle alışıldık, bildik ve sıradan bir vurguyla… "Kesin tecavüz edip bir kenara atmışlardır" demedik ki…

Hangimiz "Gelinlikle ben de otostop çeksem ben de tecavüze uğrarım, ne işi varmış yollarda?" diyerek tedbirsiz davrandığını, tecavüze meydan verdiğini düşünmedik ki…

Hangimizin aklından o meşhur "Gösterelim anam" repliği geçmedi ki…

Hadi dürüst olalım, hangimiz hayatımızda bir kere bile Tecavüzcü Coşkun esprilerine gülmedik ki…

Pippa Bacca İtalyan olmasaydı, atıyorum Rus ya da Ukraynalı olsaydı yine utanacak mıydık?

Yoksa bıyık altından sırıtacak mıydık?

Pippa Bacca sanatçı olmasaydı, atıyorum Bodrum'a tek başına tatile gelen biri olsaydı yine utanacak mıydık?

Yoksa bıyık altından sırıtacak mıydık?

Bütün kiri tozu halının altına süpüren, sonra da temizlik yaptım diye övünen ev kadınları gibiyiz.

Öyle de zavallı ve patetiğiz!

Hadi, hadi avutun kendinizi, "Her ülkede olur böyle şeyler" deyin!

Sanki Türkiye'de tecavüz çok nadir olan bir şey-miş gibi davranın!

Türkiye internetten çocuk pornosu en çok indiren beş ülkeden biri değil-miş gibi yapın!

17 yaşındaki çocukların 80 yaşındaki kadınlara tecavüz ettiği haberlerinin ne kadar sık karşınıza çıktığını da görmezden gelin!

Son yıllarda cinsel suçların yüzde 300 arttığını da unutun!

Bir kadın için Türkiye'nin herhangi bir kentinde bir ara sokakta yürümenin giderek daha da, daha da zorlaştığına da boşverin!

Ama kafayı Almanya'daki "Ali bana sulanma" reklamlarına takın!

Oysa ne kadar doğru o reklamda denilenler, niye gocunuyoruz ki?

Burası Türkiye!

Yoldan geçen her kadına yan bakarız, sonra da bizimkine kimse bakmasın diye eve kaparız!

Sapına kadar muhafazakarız, muhafazakarlık hesabını da "sap" üstünden yaparız ...

(İnterNetDen)

En Çok Okunanlar...

Fenerbaçe taraftarıyım...

FOTOGRAF

KARİKATÜR ve MİZAH

YARARLI BİLGİLER

OTOMOTİV

Ziyaretçilerim...

Beğendiğim Sözler...

"Şükretmek, yaşamımıza daha çok şey katmanın mutlak yollarından biridir"
Marci SHIMOFF

"Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım."

Necip Fazıl Kısakürek


"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."
Albert Einstein.


Güneş; Işık ve Sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez.
Sende güneş gibi ol, beklenen iyiliği senden istenmeden yap...
Epiktetos.



İnsan gülebildiği kadar insandır.
Moliere.


Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herald.


Unutma ki, ağzında bal olan Arı 'nın, kuyruğunda da iğnesi vardır..
John Lyly


Hayata değer bir yaşam,Sevmeye değer bir aşk, Dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.
Ne eksik ne fazlasını ara ve Seni üzenle asla uğraşma.
(Bilinmiyor)


Benim başarı konusunda bildiğim tek şey, Başarmak konusundaki kararlılıktır.
William Feather.


İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapar.
Refik Halit Karay


Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana

30.11.2007 den itibaren...

***