"Benimle aynı düşüncede olmayan insan düşman değildir; Sadece benimle aynı düşüncede olmayan başka bir insandır." (Alıntı)

FİKİR KENTİ - Son Eklenenler ...

13 Mayıs 2008 Salı

MİMARİ : Kültürel Mirasın Koruyucusu Eğitimdir...

Kültürel Mirasın Koruyucusu Eğitimdir Diyen Küçük Büyük Gönüllü Yürekler Bir Arada...

Tarih: 5 Mayıs 2008 Yazan: Deniz Boran www.arkitera.com

Fotoğraf: TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Arşivi

Sahip olduğumuz tarihi ve kültürel mirasın umarsızca yok edildiği bir dönemde mimarlar, öğretmenler, farklı kuruluşlar ve mimarlık öğrencilerinin doğa ve kültür varlıklarının araştırılması, korunması, bilginin genç kuşaklara aktarılması, çocuklarda kentlilik bilincinin oluşturulmasına yönelik çalışmaları ve çabaları küçük bütçeler ama gönüllü yürekler ile devam ediyor.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını’nı geride bıraktığımız bu günlerde, İTÜ Mimarlık Fakültesi “Çocuk ve Tarihi Çevre Çalışmaları” konulu bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

3 Mayıs 2008 Cumartesi günü saat 09:30-17:00 saatleri arasında gerçekleştirilen toplantının ilk oturumunda Türkiye’nin doğal ve kültürel mirasını korumak amacıyla 1990 yılında kurulan ve kent-havza-bölge-ülke ölçeğinde geliştirdiği projeler ile adını duyuran ÇEKÜL (Çevre Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı), Ankara Mimarlar Odası ve İTÜ Mimarlık Fakültesi’nce yürütülmüş olan kültürel miras, tarihi çevrenin korunması için çocuklara gerekli bilincin verilmesi bunun yanında daha yaşanılabilir mekanların oluşturulması amaçlı çocuk-tarhi çevre-mimarlık çalışmaları anlatıldı.

Açılış konuşmasını yapan, İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Zeynep Kuban, farkında olmadığımız gibi çocuklara da tanıtamadığımız eşsiz bir doğa ve kültür mirasına sahip olduğumuzu, bu toplantının esas amacının ise farklı kurum ve kişilerce yürütülen çocuk ve tarihi çevre konulu çalışmaların ilk kez bir araya getirilerek aynı amaca hizmet etme gönüllüsü insanların tanışmalarını, deneyimleri ışığında fikir alışverişinde bulunarak daha etkili projelerin oluşmasını hedeflediklerini belirtti.

Toplantıda ilk sözü alan, ÇEKÜL Vakfı’ndan Yeşim Dizdaroğlu, 2003 yılından bu yana devam eden ve esas amacı çocuklara kentlilik bilincini kazandırmak, yaşadıkları kentteki doğal ve kültürel zenginliklerin farkına varmalarını sağlamak olan “Kentler Çocuklarındır” adlı kültürel eğitim programı çalışmalarını anlattı.

Çalışmaların 2003-2005 yıllarını kapsayan ilk kısmının ÇEKÜL Vakfı’nın 1998’de başlattığı ve mimarlık, şehircilik çevrelerinde de adını duyuran “7 Bölge-7 Kent Projesi” nin bir alt projesi olarak UNESCO’nun da desteği ile ortaya çıktığını belirten Dizdaroğlu, Akseki, Talas, Midyat, Kemalye, Kastamonu, Mudanya, Birgi kentlerinde vakfın yerel işbirliklerini kullanarak kentlilik ve koruma bilincini çocuklara kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduklarını aktardı. Bu çalışmanın sonucunda, yaşadıkları kenti ulusal gündemde temsil ve kendilerini ifade etme özgüveni kazanmış 105 Kültür Elçisi çocuğun 2005 “Kültür Elçileri İstanbul Buluşması”nda biraraya gelerek bir bildirge eşliğinde kentlerini anlattıklarını hatırlattı.

Programın 2006-2008 yılları arasında gerçekleşen ikinci ayağında ise Tarihi Kentler Birliği (TKB)’nin desteğini alarak yoluna devam eden ÇEKÜL Vakfı, bu birliğin üyesi olan Muğla, Şanlıurfa, Kayseri, Amasya, Diyarbakır, Midyat ve Kars illerinde; yerel yönetim politikalarında tarihsel ve doğal çevre korumasına öncelik veren, kent kültürünü, sivil toplum katılımını ve toplumsal duyarlılığın gelişimini ön planda tutan bir yol izlediklerini belirtti. Bu doğrultuda 146 çocuğa, görerek, hissederek, yaşayarak öğrenmelerini sağlamaya yönelik müze, ören yeri gezileri, kentin yaşlılarıyla yapılan sohbetler yaratıcılıklarını geliştirmeye ve ne düşündüklerini, istediklerini, hissettiklerini anlayabilmeye ve aktarabilmelerine yönelik oyunlar, seramik, resim, maket yapma vb farklı faaliyetler verildi. Dizdar, tüm bu faaliyetleri öğretmenler ve diğer gönüllüler ile beraber yürütülen bu faaliyetler sırasında bir yerel bir eğitim kılavuzuna bağlı kalındığını ve ÇEKÜL Vakfı’nın 2008 yılında da TKB üyesi belediyelerle ortak hareket edilerek 10 kentte daha 300 çocukla kültürel eğitimin yaygınlaştırılmasını amaçladığını vurgulayarak konuşmasını tamamladı.

Toplantının ikinci konuuğu, Ankara Mimarlar Odası bünyesinde 2002 yılında başlatılan ve halen gönüllü olarak yürütülen “Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları”nı anlatmak üzere Tezcan Karakuş Candan ve Gökçe Şimşek’di. Candan, çalışmalarındaki kent kültürünü kavratarak kentlilik bilincini kazandırma amaçlarının sadece çocukları kapsayan bir eğitim sürecini içermediğini, çocukla diyalog kurabilmek için toplumun birçok kademesi ile ilişki içerisinde olmak gerekliliğinin doğduğundan söz etti. Mimarlığın ise, yalnız yapı ölçeğine indirgenecek bir meslek dalı olmadığına tarihi çevre, fiziksel çevre, kent planlama, toplumsal ilişkielrdenkopmuş bir mimarlığın düşünülemeyeceğine işaret eden Candan, mimarlık kültürünü çocuk kültürü ile buluşturmanın, toplumla kaynaştırmanın, herkesçe paylaşılmasını sağlamanın karşılıklı gelişen bir eğitim- öğrenme süreci ile mümkün olduğunu vurguladı.

Çalışmalarında ÇOKAUM (Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi)‘ndan destek aldıklarını özellikle vurgulayan Candan, MEB’ndan özel izin alarak projelerin gerçekleştirildiği okullarda yürütülen çalışmalarda, mimarların ve çocukların kültürlerinin ortaya konduğu zengin ve kolektif bir çalışma ile yaratıcılıklarının ortaya çıkarılmasını sağladıklarını belirtti. Candan ayrıca, bu eğitim faaliyetlerinin çevrelerini daha iyi tanıyan, kentlilik bilinici, koruma duygusu gelişmiş, geleceğe yönelik bir şeyler yapıyor olmanın, not kaygısı olmaksızın kendisine söz hakkı tanınıyor olmasının verdiği özgüveni kazanmış çocuklar yetiştiren bir sisteme oturduğundan ve geliştirdikleri “Çevre Dostu” kavramından bahsetti.

Tüm projenin çocuğun oyun algısı üzerinde kurgulandığına değinen Candan, bu aşamada oyunlar ve bilmecelerden, bilinen hikayelerden (Küçük Prens) vb. yararlandıklarını ekledi. Mimarlık öğrencilerinin de çocuklara yönelik eğitim amacına hizmet etmek üzere kendi projelerini oluşturmaları ve ÇUKOUM ile birlikte belirli formata uygun hale getirmeleri halinde, uygulayabilecek olmaları toplantının heyecan verici notlarındandı.

Çalışmalarının devlet ve özel okullardaki 7-12 yaş arası cocuklarda uygulandığını belirten Candan, kültürel bilinci geliştirme yanında, çocuklarla küresel ısınma, yerel yönetim vb. güncel konular üzerine de fikir ve bilgi sahibi olmalarını sağlayıcı kavramsal çalışmalar yürüttüklerini ekledi.

Bu çalışmaların sınıf ortamına bağlı kalınmayarak müze, park, sinema, hastane, hapishane, sokak vb. farklı mekanlarda da maket yapımı, senaryo yazma, günlük tutma, uygulamaya yönelik okul bahçesi düzenleme fikri geliştirme, geziler vb. etkinlikler ile gerçekleştirildiğini anlatan Candan, 2002-2007 arasında 200’e yakın okulda 9000 çocuk ile buluştuklarını belirtti. Ayrıca ilgili okulun bululunduğu il, il içinde yer aldığı semt, devlet ya da özel okul olmasına bağlı olarak karşılaşılan farklı sonuçların, mimarlığın toplumsal ve sosyal durumlar ile ne kadar iç içe bir disiplin olduğunu bir kez daha gün yüzüne çıkardığına ve buluşmaların çocuğun toplumsal konumlanışı üzerinden farklılaştığına değinilen konuşmada, farklı diller, farklı mekanlar, farklı gelir grupları, farklı kültürler, farklı hayalleri ve farklı gelecek beklentilerinin doğurduğu sonuçların atölyelerine ve projelerine yansıdığını, esas amacın ise zengin, mahkum, göçmen, yoksul ayırdedilmeden tüm çocuklara ulaşmak olduğu aktarıldı.

Toplantının yine Ankara Mimarlar Odası’ndan olan katılımcılarından Gökçe Şimşek, 2004 yılında başlatılan “Koruma ve Çocuk” çalışmalarında, soyut bir kavram olan korumanın çocuklara uygun bir şekilde anlatılmasını, kültür varlıklarına, tarihi çevreye, yakın çevrelerine ilgi ve meraklarının uyandırılmasını, farkındalığın geliştirilmesi ve böylelikle koruma bilincinin özümsenip içselleştirililmesini sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden Yard. Doç.Dr. Zeynep Kuban, yüksek lisans öğrencisi Cenk Hasan Dereli ve Gül Cephanecigil’in de söz aldığı oturumun üçüncü bölümünde ise, son 30 yıldır artan inşaat faaliyetleri nedeniyle, bugün eski güzelliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya olan İstanbul’un güzide semtlerinden Anadolu Hisarı’nda yaşayan çocuklar ile kültürel değerleri tanımaları, yaşadıkları çevrenin ayrıcalığını farketmeleri, daha yaşanılabilir bir mekanda olma hayallerini gerçekleştirmeleri adına yapılan çalışmalara ilişkin deneyimler aktarıldı. Bir zamanların güzel Göksu Deresi, halka açık olmayan Hisar Kalesi, iskele meydanı, çevredeki boş, çöplük haline gelmiş bakımsız alanlar üzerine çocuklar, mimarlık öğrencileri ile workshoplar düzenlendiğini belirten Kuban, tıpkı mimarlık ve şehircilik eğitimlerinde olduğu gibi geziler ile mekanı tanıma sonrası sorunların ortaya konarak senaryolar eşliğinde çözüm arandığını, yapılan maketlerin, hazırlanan projelerin sergiler eşliğinde sunulmalasının sağlandığını vurguladı. Kuban, bu gönüllü eğitim çalışmasına başlamak için bizzat gidip okullar ile görüştüğünü, öğretmenlerden pedogojik formasyon aldıklarını da ekledi.

Katılımcılardan Cenk Hasan Dereli, kurulan senaryolardan hareketle ek mimari bir oluşumu da çocuklar ile beraber geliştirmek, çocukların hayal güçlerini ve isteklerini somut hale getirebilecekleri bir çalışmayı ortaya çıkarmanın da mümkün olduğunu göstermek arzusuyla okulda bir ek bina oluşturma gayretlerini ve çocukların projedeki etkisini azaltmadan, dışarıda bırakmadan onlara katılıp fikirlerini sonuca ulaştırmalarında takipçi ve yardımcı olduğunu aktardı.

Gül Cephanecigil ise, bir yapıyı, bir kentsel mekanı önemli, farklı kılanın oradaki yaşanmışlık olduğunu, yerel kimliğin ve aidiyetin tam da buna karşılık geldiğini, mirasın farklı anlamlara da gelebileceğini aktarmak üzere yürüttükleri çalışmaların neticesinde, çocukların ortaya çıkardıkları yaratıcı oyun-drama arası faaliyete değindi.

Toplantı, Gülay Sert’in “Çatalhöyük Çocuk Arkeoloji Atölyesi”, Gülin Pazaroğlu’nun “Turist Rehberleri Vakfı Çocuk Müze ve Proje Çalışmaları”, Kadriye Tezcan Akmehmet ve Mina Kiraz’ın ise “Müzelerin Tarih Eğitimindeki Rolü: İstanbul Arkeoloji Müzeleri Okul-Müze Günleri Eğitim Programı” uygulamalarına yönelik anlatımları ile son buldu.

Buradan CopyPaste/KopyalaYapıştır yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Son Eklenenler...

En Çok Okunanlar...

Fenerbaçe taraftarıyım...

FOTOGRAF

KARİKATÜR ve MİZAH

YARARLI BİLGİLER

OTOMOTİV

Ziyaretçilerim...

Beğendiğim Sözler...

"Şükretmek, yaşamımıza daha çok şey katmanın mutlak yollarından biridir"
Marci SHIMOFF

"Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım."

Necip Fazıl Kısakürek


"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."
Albert Einstein.


Güneş; Işık ve Sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez.
Sende güneş gibi ol, beklenen iyiliği senden istenmeden yap...
Epiktetos.



İnsan gülebildiği kadar insandır.
Moliere.


Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herald.


Unutma ki, ağzında bal olan Arı 'nın, kuyruğunda da iğnesi vardır..
John Lyly


Hayata değer bir yaşam,Sevmeye değer bir aşk, Dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.
Ne eksik ne fazlasını ara ve Seni üzenle asla uğraşma.
(Bilinmiyor)


Benim başarı konusunda bildiğim tek şey, Başarmak konusundaki kararlılıktır.
William Feather.


İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapar.
Refik Halit Karay


Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana

30.11.2007 den itibaren...

***