Meyveler biçimleri ve renkleri değişik olsa da görünümleri, kokuları ve lezzetleri ile doğanın bizlere sunduğu en görkemli hediyelerden.
Doğanın en güzel armağanlarından biridir meyve, yeryüzünde görüldüğü andan itibaren zevkle tüketilen bir yiyecek olmuştur. Göze, ruha ve damağa aynı anda hitap edebilen meyveler, taşıdıkları yüksek besin değeri ve genel olarak pişirilmeye ihtiyaç duyulmadan yenebilmeleriyle de en değerli besin kaynaklarımızdan biri olmayı hep başarmıştır.
MEYVE BAHÇESİ ANADOLU
Sanayi toplumu öncesinde meyveye şimdikinden çok daha fazla değer veriliyordu. Çünkü beslenme kaynakları bu kadar geniş değildi ve var olanların başlıcalarını meyve ve sebzeler oluşturuyordu. Tarihin en güçlü iki imparatorluğu olan Roma ve Osmanlı, sınırlarını yeni topraklara doğru durmadan genişletirlerken, yetiştirdikleri bütün sebze ve meyveleri de bu topraklara götürdüler. Gittikleri yerdeki onlar için yeni olan meyveleri alıp, tarım ürünü çeşitliğinin zenginleşmesine katkıda bulundular. Asya, Avrupa, Afrika kıtalarına yayılmış olan Osmanlılar, farklı iklimlerde yetişen meyveleri bilimsel olarak incelediler ve bunları Anadolu'da da yetiştirmeyi başardılar. Böylece tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir kültür zengini olan Anadolu, meyvecilik ve meyve kültüründe de doruğa ulaştı.
Beslenme, insanların sahip olduğu içgüdülerden belki de en güçlü olanı. Doğada bulunan birçok ürün de bu içgüdünün düzenli olarak çalışmasını sağlıyor. Bu ürünlerin önemli kısmını da meyveler oluşturuyor.
Olgunlaştıklarında pişirmeye gerek kalmadan tüketilebildikleri için, henüz ateşi bulmamış olan insanların da hayatta kalabilmelerini sağlamış olan meyveler, günümüz mutfaklarının da en vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Günümüzdeki yemek ustaları, mutfak sanatçıları bir insanın aynı anda hem gözüne hem gönlüne ve hem de damağına hitap edebilecek bir lezzet yaratabilmek için uzun çabalar harcıyorlar. Oysa doğada kendiliğinden yetişmiş herhangi bir meyve, herşeyi ile hazır ve inanılmaz bir lezzet ve enerji kaynağı olarak boy gösteriyor. Dünyanın en usta aşçısının bile böyle bir lezzete ulaşması sözkonusu olamıyor.
HER HALİ GÜZEL
Meyvelerin kısa ömürlü olmaları, çabuk bozulmaları, insanların onları saklamak için yeni yöntemler bulmalarına yol açtı. Henüz soğutma sistemi bilinmezken, insanlar meyveyi saklayabilmek için zekâlarını kullandılar. Kurutarak onları tatlıda, yemekte kullandılar ya da lezzetli çerezler olarak tükettiler. Kaynattılar, reçel ve marmelat yaptılar. Meyve ekşileri, meyve suları icat ettiler.
Adeta bir meyve uzmanı olan Anadolu insanı pestil ve pekmezi buldu. Şekerden önce insanlar doğal tatlandırıcı olarak balın dışında pekmezi kullanıyorlardı. Pestil de unutulmaz buluşlardan biri oldu. Başta üzüm olmak üzere birçok meyveden yapılabilen pestil, doğrudan tatlı olarak kullanılabildiği gibi eskiden suyla karıştırılarak pestil şerbeti de yapılıyordu. Osmanlı toplumunda yaygın olan bu şerbete ben en son Mısır'da rastladım ve bana bunun bir Osmanlı mirası olduğu söylendi.
Meyveler hâlâ gözümüzü ve sofralarımızı şenlendirmeye devam ediyor. Yine de doğanın bize sunduğu bu en güzel hediyeden yeterince yararlanabiliyor muyuz diye zaman zaman kuşku duyuyorum. Bilim adamları ile beslenme uzmanları, sağlıklı bir yaşam için meyvenin sofraların baş köşesine oturtulması gerektiğini söylüyorlar ve kuşkusuz haklılar.
Hamali
Malzemesi:
4 yaprak baklava yufkası
50 gr çilek
30 gr frambuaz
30 gr böğürtlen
30 gr siyah dut
İç malzemesi:
50 gr irmik
500 gr süt
Şurubu için:
750 gr şeker
500 gr su
1/4 limon suyu
Hazırlanışı :
İlk önce tencereye irmik ile sütü boşaltıp ocakta pişirin. Devamlı karıştırarak hamur haline gelince soğumaya bırakın. Baklava yufkasını kare şeklinde kesip iç malzemeden baklava hamurunun ortasına kaşık yardımı ile koyun. Üzerine meyveleri serpin. Yufkayı dörde katlayıp fırın tepsisine dizin. 30 dakika 170 derecede pişirin. Üzerine şurubundan gezdirip soğuyunca servis edin.
Meyveli Beze
Malzemesi :
7 adet yumurtanın beyazı
500 gr toz şeker
Yeteri kadar taze ananas
Yeteri kadar çilek
Yeteri kadar kiraz
Yeteri kadar böğürtlen
Hazırlanışı:
Çırpma kabına koyduğunuz şeker ile yumurta beyazını ocak üzerinde çok hafif 1-2 dakika ısıtarak karıştırın. Bu işlem için mikser de kullanabilirsiniz. Kar gibi olana kadar çırpın. Sonra fırın tepsisine dökün ve 20x20 çapında 100 derecede 30 dakika kadar fırında pişirin. Meyveleri bezenin üzerine istediğiniz gibi koyabilirsiniz.
Kara Orman Meyveleri
Baklavası
Malzemesi:
4 yaprak baklava hamuru
50 gr frambuaz
30 gr siyah dut
50 gr çilek
30 gr çekirdeksiz vişne
50 gr böğürtlen
Şurubu:
750 gr toz şeker
500 gr su
1/4 limon suyu
Hazırlanışı:
Baklava yufkasını dört kat olarak açın. Bütün meyveleri karıştırarak yufkanın ortasına dökün. Yufkanın kenarlarını içine katlayıp rulo şeklinde sarın. Fırın tepsisine yerleştirip 170 derecede 30 dakika kadar pişirin. Eşit parçalar halinde bıçak yardımı ile kesin ve şurubunu üzerinde gezdirin, soğuyunca servis edin.
Meyveli Tart
Malzemesi:
250 gr un
125 gr tereyağ
1 adet yumurta beyazı
75 gr pudra şekeri
İç malzemesi:
50 gr çilek
50 gr frambuaz
50 gr dut
50 gr vişne
Hazırlanışı:
Un, tereyağ, yumurta beyazı ve pudra şekerini hamur haline getirene kadar karıştırın. Merdane ile düzgünce açıp ortasına meyveleri yerleştirip kenarlarından toplayarak kase şeklinde fırın tepsisine koyun. 150 derecede 25 dakika kadar pişirin ve fırından çıkarınca pudra şekeri serpin.
Afiyet Olsun
(İnterNetTen)
Doğanın en güzel armağanlarından biridir meyve, yeryüzünde görüldüğü andan itibaren zevkle tüketilen bir yiyecek olmuştur. Göze, ruha ve damağa aynı anda hitap edebilen meyveler, taşıdıkları yüksek besin değeri ve genel olarak pişirilmeye ihtiyaç duyulmadan yenebilmeleriyle de en değerli besin kaynaklarımızdan biri olmayı hep başarmıştır.
MEYVE BAHÇESİ ANADOLU
Sanayi toplumu öncesinde meyveye şimdikinden çok daha fazla değer veriliyordu. Çünkü beslenme kaynakları bu kadar geniş değildi ve var olanların başlıcalarını meyve ve sebzeler oluşturuyordu. Tarihin en güçlü iki imparatorluğu olan Roma ve Osmanlı, sınırlarını yeni topraklara doğru durmadan genişletirlerken, yetiştirdikleri bütün sebze ve meyveleri de bu topraklara götürdüler. Gittikleri yerdeki onlar için yeni olan meyveleri alıp, tarım ürünü çeşitliğinin zenginleşmesine katkıda bulundular. Asya, Avrupa, Afrika kıtalarına yayılmış olan Osmanlılar, farklı iklimlerde yetişen meyveleri bilimsel olarak incelediler ve bunları Anadolu'da da yetiştirmeyi başardılar. Böylece tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir kültür zengini olan Anadolu, meyvecilik ve meyve kültüründe de doruğa ulaştı.
Beslenme, insanların sahip olduğu içgüdülerden belki de en güçlü olanı. Doğada bulunan birçok ürün de bu içgüdünün düzenli olarak çalışmasını sağlıyor. Bu ürünlerin önemli kısmını da meyveler oluşturuyor.
Olgunlaştıklarında pişirmeye gerek kalmadan tüketilebildikleri için, henüz ateşi bulmamış olan insanların da hayatta kalabilmelerini sağlamış olan meyveler, günümüz mutfaklarının da en vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Günümüzdeki yemek ustaları, mutfak sanatçıları bir insanın aynı anda hem gözüne hem gönlüne ve hem de damağına hitap edebilecek bir lezzet yaratabilmek için uzun çabalar harcıyorlar. Oysa doğada kendiliğinden yetişmiş herhangi bir meyve, herşeyi ile hazır ve inanılmaz bir lezzet ve enerji kaynağı olarak boy gösteriyor. Dünyanın en usta aşçısının bile böyle bir lezzete ulaşması sözkonusu olamıyor.
HER HALİ GÜZEL
Meyvelerin kısa ömürlü olmaları, çabuk bozulmaları, insanların onları saklamak için yeni yöntemler bulmalarına yol açtı. Henüz soğutma sistemi bilinmezken, insanlar meyveyi saklayabilmek için zekâlarını kullandılar. Kurutarak onları tatlıda, yemekte kullandılar ya da lezzetli çerezler olarak tükettiler. Kaynattılar, reçel ve marmelat yaptılar. Meyve ekşileri, meyve suları icat ettiler.
Adeta bir meyve uzmanı olan Anadolu insanı pestil ve pekmezi buldu. Şekerden önce insanlar doğal tatlandırıcı olarak balın dışında pekmezi kullanıyorlardı. Pestil de unutulmaz buluşlardan biri oldu. Başta üzüm olmak üzere birçok meyveden yapılabilen pestil, doğrudan tatlı olarak kullanılabildiği gibi eskiden suyla karıştırılarak pestil şerbeti de yapılıyordu. Osmanlı toplumunda yaygın olan bu şerbete ben en son Mısır'da rastladım ve bana bunun bir Osmanlı mirası olduğu söylendi.
Meyveler hâlâ gözümüzü ve sofralarımızı şenlendirmeye devam ediyor. Yine de doğanın bize sunduğu bu en güzel hediyeden yeterince yararlanabiliyor muyuz diye zaman zaman kuşku duyuyorum. Bilim adamları ile beslenme uzmanları, sağlıklı bir yaşam için meyvenin sofraların baş köşesine oturtulması gerektiğini söylüyorlar ve kuşkusuz haklılar.
Hamali
Malzemesi:
4 yaprak baklava yufkası
50 gr çilek
30 gr frambuaz
30 gr böğürtlen
30 gr siyah dut
İç malzemesi:
50 gr irmik
500 gr süt
Şurubu için:
750 gr şeker
500 gr su
1/4 limon suyu
Hazırlanışı :
İlk önce tencereye irmik ile sütü boşaltıp ocakta pişirin. Devamlı karıştırarak hamur haline gelince soğumaya bırakın. Baklava yufkasını kare şeklinde kesip iç malzemeden baklava hamurunun ortasına kaşık yardımı ile koyun. Üzerine meyveleri serpin. Yufkayı dörde katlayıp fırın tepsisine dizin. 30 dakika 170 derecede pişirin. Üzerine şurubundan gezdirip soğuyunca servis edin.
Meyveli Beze
Malzemesi :
7 adet yumurtanın beyazı
500 gr toz şeker
Yeteri kadar taze ananas
Yeteri kadar çilek
Yeteri kadar kiraz
Yeteri kadar böğürtlen
Hazırlanışı:
Çırpma kabına koyduğunuz şeker ile yumurta beyazını ocak üzerinde çok hafif 1-2 dakika ısıtarak karıştırın. Bu işlem için mikser de kullanabilirsiniz. Kar gibi olana kadar çırpın. Sonra fırın tepsisine dökün ve 20x20 çapında 100 derecede 30 dakika kadar fırında pişirin. Meyveleri bezenin üzerine istediğiniz gibi koyabilirsiniz.
Kara Orman Meyveleri
Baklavası
Malzemesi:
4 yaprak baklava hamuru
50 gr frambuaz
30 gr siyah dut
50 gr çilek
30 gr çekirdeksiz vişne
50 gr böğürtlen
Şurubu:
750 gr toz şeker
500 gr su
1/4 limon suyu
Hazırlanışı:
Baklava yufkasını dört kat olarak açın. Bütün meyveleri karıştırarak yufkanın ortasına dökün. Yufkanın kenarlarını içine katlayıp rulo şeklinde sarın. Fırın tepsisine yerleştirip 170 derecede 30 dakika kadar pişirin. Eşit parçalar halinde bıçak yardımı ile kesin ve şurubunu üzerinde gezdirin, soğuyunca servis edin.
Meyveli Tart
Malzemesi:
250 gr un
125 gr tereyağ
1 adet yumurta beyazı
75 gr pudra şekeri
İç malzemesi:
50 gr çilek
50 gr frambuaz
50 gr dut
50 gr vişne
Hazırlanışı:
Un, tereyağ, yumurta beyazı ve pudra şekerini hamur haline getirene kadar karıştırın. Merdane ile düzgünce açıp ortasına meyveleri yerleştirip kenarlarından toplayarak kase şeklinde fırın tepsisine koyun. 150 derecede 25 dakika kadar pişirin ve fırından çıkarınca pudra şekeri serpin.
Afiyet Olsun
(İnterNetTen)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder