"Benimle aynı düşüncede olmayan insan düşman değildir; Sadece benimle aynı düşüncede olmayan başka bir insandır." (Alıntı)

FİKİR KENTİ - Son Eklenenler ...

30 Nisan 2008 Çarşamba

VİDEO : 30 veya 50 mil/km. Hızla gitmenin farkı...


(İnterNetDen)

ÖZELEŞTİRİ : Sapına kadar muhafazakarız !!! (Yorumsuz Alıntı)

Sapına kadar muhafazakarız!

----------

Burası sapına kadar muhafazar olup da, muhafazakarlık hesabını "sap" üzerinden yapan bir ülke…

Burası "Batının ahlaksızlığını aldık" deyip, batıdan gelenlere ahlakın ne olduğunu Süleymaniye Camii'nin arka bahçesinde İspanyol bir turiste tecavüz ederek…

Yılbaşı gecesi Taksim'in göbeğinde Avusturalyalı turistleri taciz ederek…

Ve barış için otostopla yola çıkıp İtalya'dan Türkiye'ye kadar sorunsuz gelen bir performans sanatçısını Türkiye'ye girişinin daha üçyüzüncü kilometresinde tecavüz edip, öldürerek gösteren bir ülke…

Burası bütün bunların üstüne "Utanıyoruz" demekten, "Rezil Olduk" manşetleri atmaktan utanmayan bir ülke…

Kime rezil oldunuz, kimden utanıyorsunuz Allah aşkına?

Dönün de kendi ülkenizin vatandaşlarına bakın, kendi kadınlarınıza bakın illa ki utanacaksanız!

Ne çabuk unuttunuz, burası çarşaf üzerine düşmüş kanını evlendiğinin sabahına bayrak gibi asmayı şart koşan…

Namusunu temizlemek için kızlarını tecavüzcüsüyle nikahlayıp koynuna sokan…

Otostopla Türkiye'yi geçmeyi bırakın, bir kadın için bir sürü semtinde belediye otobüsüyle bir duraktan diğerine gitmek bile mucize olan bir ülke!

Ha eğer bunlar utandırmadıysa sizi, o zaman kendinize bakın!

Hangimiz İtalyan sanatçının kayıp olduğunu duyduğumuzda "Bugün hava çok güzel" der gibi bir tonla…Öyle alışıldık, bildik ve sıradan bir vurguyla… "Kesin tecavüz edip bir kenara atmışlardır" demedik ki…

Hangimiz "Gelinlikle ben de otostop çeksem ben de tecavüze uğrarım, ne işi varmış yollarda?" diyerek tedbirsiz davrandığını, tecavüze meydan verdiğini düşünmedik ki…

Hangimizin aklından o meşhur "Gösterelim anam" repliği geçmedi ki…

Hadi dürüst olalım, hangimiz hayatımızda bir kere bile Tecavüzcü Coşkun esprilerine gülmedik ki…

Pippa Bacca İtalyan olmasaydı, atıyorum Rus ya da Ukraynalı olsaydı yine utanacak mıydık?

Yoksa bıyık altından sırıtacak mıydık?

Pippa Bacca sanatçı olmasaydı, atıyorum Bodrum'a tek başına tatile gelen biri olsaydı yine utanacak mıydık?

Yoksa bıyık altından sırıtacak mıydık?

Bütün kiri tozu halının altına süpüren, sonra da temizlik yaptım diye övünen ev kadınları gibiyiz.

Öyle de zavallı ve patetiğiz!

Hadi, hadi avutun kendinizi, "Her ülkede olur böyle şeyler" deyin!

Sanki Türkiye'de tecavüz çok nadir olan bir şey-miş gibi davranın!

Türkiye internetten çocuk pornosu en çok indiren beş ülkeden biri değil-miş gibi yapın!

17 yaşındaki çocukların 80 yaşındaki kadınlara tecavüz ettiği haberlerinin ne kadar sık karşınıza çıktığını da görmezden gelin!

Son yıllarda cinsel suçların yüzde 300 arttığını da unutun!

Bir kadın için Türkiye'nin herhangi bir kentinde bir ara sokakta yürümenin giderek daha da, daha da zorlaştığına da boşverin!

Ama kafayı Almanya'daki "Ali bana sulanma" reklamlarına takın!

Oysa ne kadar doğru o reklamda denilenler, niye gocunuyoruz ki?

Burası Türkiye!

Yoldan geçen her kadına yan bakarız, sonra da bizimkine kimse bakmasın diye eve kaparız!

Sapına kadar muhafazakarız, muhafazakarlık hesabını da "sap" üstünden yaparız ...

(İnterNetDen)

TARİH : Ölümün adı: Çernobil...(Ağlayan Hayalet Şehir.)

Çernobil Nükleer Santralı'nın patlamasının üstünden tam 15 yıl geçti. Çevrebilimciler faciaya yol açan santralın kapatılmasını sevindirici buluyorlar. Ancak, 1986'da yaşanan felaketin etkileri fazlasıyla görülüyor.

3 nolu reaktörün kontrol panelinde görevli memurlar... Bu reaktör, 15 Aralık 2000'de kapatıldı ve çevreciler derin bir nefes aldı...
Eski Sovyetler Birliği'nin Ukrayna ve Beyaz Rusya sınırındaki ormanlar ve terk edilmiş köylerin bulunduğu bölge geyik, kunduz, porsuk, vaşak, bizon gibi hayvan türlerinin ve beyaz kuyruklu deniz kartalı, kara leylek, yeşil turna gibi 270 tür kuşun barındığı Avrupa'nın en zengin doğal yaşam alanlarından biri.

Böylesi bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapan yer, kuşkusuz milli park olarak korunmaya alınabilir. Ancak asıl şaşırtıcı olan, bu muhteşem doğal güzelliklere sahip alanın, 1986 yılındaki kazanın başrolünü üstlenen Çernobil Nükleer Santralı'nın çok yakınındaki "ölüm bölgesi"nde yer alması...

15 Aralık 2000'de, 15 yıl boyunca çevreye büyük miktarlarda radyasyon yayan Çernobil Nükleer Santralı'nın işletmedeki son reaktörü kapatıldı. Ama yaban yaşamının yavaş yavaş Çernobil yakınlarındaki boşaltılmış alana doğru yönelmesi, yaklaşan felaketin en açık kanıtı...

Bundan 15 yıl önce, 25 Nisan 1986'da öğle yemeğinden çıkan bir mühendis, belki yemeğin de verdiği rehavetle, bir elektrik denemesi için, RBMK tipi reaktörün "acil soğutucu sistemlerini" kesiyordu. Teknisyenler, akşam üstüne doğru, reaktörün gücünü minimuma indirmişlerdi.

Amaçları, kendi gücüyle dönen tribünlerin elektrik debisini kontrol etmekti. Ancak, bu durumda, RBMK tipi grafitgaz reaktörlerinin müthiş bir istikrarsızlık kazanacağından haberleri yoktu.

Uluslararası bir kaza: Radyoaktif reaksiyon… Çernobil'den yayılan radyoaktif bulut kümeleri Avrupa'ya doğru yöneldi ve birçok yeri olumsuz etkiledi. Dolayısıyla, besin zinciri de bu durumdan payını aldı. Bu etkinin 50 yıl sürmesi bekleniyor. Bugün bile Bavyera Ormanları'nda yaşayan geyikler ve yaban domuzlarında yüksek radyoaktiviteye rastlandı. Dahası, Galler ve İskoçya'daki koyunlar için de durum aynı. 1986 yılında Avrupa'daki bakanlar, bu koyunları bir süre kontrol altında tutmaya karar vermişlerdi. Araştırmalardan çıkan sonuca göre, 10 ile 15 yıl arasında durum değişmeyecek. Ancak iyi bir haber de var; doğanın kendisini yenileme mekanizması o kadar iyi çalışıyor ki, 50 yıl içinde Rusya'da yetişen bir mantarı yemek çok da zararlı olmayacak.

Gece yarısı saat 1'i, 23 dakika 58 saniye geçe, ardı ardına gelen iki müthiş patlama yaşandı. Santralın 1,016 bin ton ağırlığındaki damı, bir fişek gibi gökyüzüne fırlamış; ardından da, tüm gücüyle santralın üstüne düşmüştü.

İlk patlama sırasında 31 kişi hayatını kaybetmiş ve radyoaktif bulut, ağır ağır bölgenin üzerine yayılmıştı. Açığa çıkan radyasyon korkunçtu: Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamalarına göre Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazlaydı.

Sovyet yetkilileri, ilk başlarda felaket haberini gizlemeye çalıştılar. Kahraman itfaiye erleri, yapı içinde başlayan 30 ayrı yangınla mücadele ederken, rüzgâr radyoaktif bulutları İsveç'e kadar taşıdı. Yapılan açıklamalara göre, Stockholm'deki radyoaktif kirlilik düzeyi 15 kat artmıştı.

Ukrayna'da da resmi yetkililer suskundu. Kiev sakinleri, Pripyat'a otobüs seferlerinin kaldırılmasının şaşkınlığı içindeydiler; çünkü yetkililer bu bölgeyi boşaltmışlardı. 3 Mayıs sabahı Kiev'deki bir yerel gazetede, nükleer santralde yangın çıktığı haberi yer aldı. Şüpheli insanların zihinlerindeki soru işaretleri de ay-dınlanmaya başlamıştı, mutlaka bir felaket yaşanmış olmalıydı...

Kaza sırasında 13 yaşında olan Kiev'li gazeteci Anastasia Zanuda, "Sovyet yetkililer paniği önlemeye kararlıydı. Kent çıkışında ve her köşe başında, insanların kenti terk etmesini engellemek için polisler duruyordu. Uçakta yer bulmaksa imkânsızdı. Çünkü, hepsi parti yetkililerinin çocukları için ayrılmıştı" diyor.

Kazadan 36 saat sonra, insanlar Çernobil'den uzaklaştırılmaya başladı. Bir ay içinde 30 km'lik çember içinde yaşayan 116.000 kişi boşaltıldı ve bunlara yeni evler verildi. Ancak, birçoğu radyasyona maruz kalmıştı bile... Çoğu gönüllü 600.000 işçi, onarım ve temizleme çalışmalarına katıldı. Yapılan ölçümlerde maruz kaldıkları radyasyon, her biri için 165 "millisievert"ti... 10 millisievert insan için ölümcül dozu ifade ediyor.

Prypyat kentinde temizleme çalışmalarına katılan görevliler, ancak bir yıl sonra evlerine dönebildiler...
Santralde gönüllü olarak çalışanların çoğu, büyük acılar çekerek öldü. Patlamanın ilk saatlerinde göreve çağırılan itfaiye erlerinin vücutlarında radyasyon yanıkları baş gösterdi. Ağızlarında, dillerinde küçük yaralar açıldı ve yaralar tüm vücutlarına yayıldı. Birçoğu iki hafta içinde öldü; çinko kaplı tabutların içine konarak kalın beton mezarlara gömüldüler.

Bu korkunç kazaya rağmen Çernobil kapatılmadı ve faaliyetini sürdürdü. Ama bu uygulama, beraberinde birtakım kazalar getirdi. 1991 yılında 2 numaralı reaktörde yangın çıktı. 2000 Temmuz'unda yoğun yağışlar sonucunda 3 numaralı reaktörü su basınca, yetkililer bu bölümü tamamen kapattılar.

Birimlerin kapatılmasına rağmen, Çernobil'de güvenliğin sağlanması için sürekli bir mühendis ordusunun varlığı gerekliydi. Birimlerin kaplanmasında 250.000 ton beton kullanıldı. Böylece, 180 tonluk yüksek radyoaktivite içeren yakıt kapatılmış oldu. Şimdi, bu betonun yüzde 10'luk bölümü çatlaklarla dolu.

Çatlaklardan sızan yağmur suları, boruların dayanıksızlığı, yeni bir facianın habercisi sayılıyor. Yeni bir çevre katliamına yol açılmaması için yeni bir lahit gerekiyor. Ancak bunun maliyeti 650 trilyon TL... Uluslararası bir soruna dönüştüğünden, batılı devletlerin de 2007 yılına kadar bakım ve onarım eksiklerini gidermeye gönüllü oldukları biliniyor.

Gecikmiş olsa da Çernobil'in kapatılması, çevre gönüllülerini bir hayli sevindirdi. Çevreci kuruluşların çoğu, bu adımı, kıtayı nükleer güçten arındırmanın ilk aşaması olarak değerlendiriyor. Kazanın ardından İsveç ve Hollanda nükleer güçten vazgeçti, İtalya reaktörlerini kapadı.

Son olarak da Almanya, 2021 yılı itibariyle nükleer güç ünitelerini terk edeceğini açıkladı. Avrupa nükleer güçten uzaklaşırken (Fransa hariç), yeşillerin zaferinin çok da uzun soluklu olmayacağı belirtiliyor.

Avrupa'da güvenli reaktörler bir bir kapatılırken, Ruslar yenilerini inşa etme planları yapıyorlar ya da Çernobil tipi reaktörler üzerinde kozmetik değişiklikler amaçlıyorlar.

Kiev'de genç bir kız, yaşıtları gibi tiroid kanseri tedavisi görüyor.
Bu davranışları, tümüyle ticari kaygılardan kaynaklanıyor. Batı Avrupa'nın enerji ihtiyacının farkına varan Rusya, nükleer reaktörlerle kendi halkının enerji talebini karşılamayı, doğal gaz kaynaklarını da Gazprom yoluyla Avrupa ülkelerine ihraç etmeyi düşünüyor. Kaynaklarda, 2030 yılında bugün 29 olan nükleer santral sayısının 59'a çıkarılacağı belirtiliyor.

Litvanya'daki Ignalina güç istasyonu, tipik bir Sovyet yapımı nükleer santral... Litvanya'nın enerji ihtiyacının yüzde 85'ini karşılıyor. Ancak, ABD Enerji Bakanlığı tarafından dünyanın en tehlikeli istasyonu olarak değerlendiriliyor.

Sovyet yapımı RBMK-1500 su soğutmalı reaktörle (dünyadaki en güçlü reaktör modeli) çalışan sant-ral, tektonik hata üzerine kurulu... Sadece 1998'de, bu santralde 20'den fazla kaza gerçekleşmiş. Ancak Litvanya, bu reaktörleri hâlâ kapatmamakta kararlı.

Ucuz nükleer güce olanak tanıyan RBMK tipi reaktörler Rusya'da çok fazla kullanılıyor. Ancak birçoğunun elektrik sistemleri acil sinyaller veriyor. Uluslararası Atom A-jansı'nın sözcüleri, bu tip reaktörlerin Batı Avrupa ülkelerinde kullanılamayacağını, çünkü güvenlik tertibatının çok ilkel olduğunu belirtiyorlar. Bu arada, Avrupa'nın Rusya'ya Çernobil yerine iki yeni reaktör açması için para yardımı yapması da çok ilginç...

Uzmanlar, 5 milyonu aşkın insanın yüksek düzeyde radyasyona maruz kaldığını söylüyorlar. Radyasyonun yüzde 40'lık bölümü Ukrayna, Sovyetler Birliği ülkeleri ve Batı Avrupa'yı etkisi altına aldı. Ancak en çok mağdur olanlar, Beyaz Rusya'nın fakir ülkeleri. Ülkenin dörtte birlik bölümü, 264.000 hektarlık bir alan tarım yapılamaz durumda, 485 köy ise tamamen boşaltıldı.

Bir başka Çernobil mi?
Bilim adamları, Rusya'nın kuzeybatısında yer alan Deniz Kuvvetleri'ne ait Murmansk limanının ikinci bir Çernobil'e dönüşebileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar. Rusya'nın ekonomik çöküşüyle birlikte, donanma gemileri ve denizaltıları emekliye ayrıldı. Nükleer güçle çalışan düzinelerce araç, reaktörlerinden ve radyoaktif yakıtlarından arındırıldı. Ancak bunlar 500.000 nüfuslu kentin çok yakınında depolanıyor. Rus yetkililer bilgi vermek konusunda çekingen davranırken, Uluslararası Atom Enerji Ajansı'nın verdiği bilgilere göre, 150'ye yakın reaktör Murmansk'ta bekletiliyor. Sorun gün geçtikçe daha ciddi bir hal alıyor. Çünkü, Rusya'nın bu başlıkları ve atıkları doğaya zarar vermeden yok edebilecek bir bütçesi yok. Moskova'daki yetkililer, bu durumdaki nükleer maddelerle ilgili kaygının yersizliğini savunuyorlar. Sorumluluğun Rus hükümetinde bulunduğunu ve bu durumu kaldırabilecek güçte olduğunu iddia ediyorlar.
Uzmanlar, 5 milyonu aşkın insanın yüksek düzeyde radyasyona maruz kaldığını söylüyorlar. Radyasyonun yüzde 40'lık bölümü Ukrayna, Sovyetler Birliği ülkeleri ve Batı Avrupa'yı etkisi altına aldı. Ancak en çok mağdur olanlar, Beyaz Rusya'nın fakir ülkeleri. Ülkenin dörtte birlik bölümü, 264.000 hektarlık bir alan tarım yapılamaz durumda, 485 köy ise tamamen boşaltıldı.

Çernobil'in insanlar üzerindeki etkisi de korkunç… Temizleme çalışmalarına katılan gönüllüleri temsil eden Çernobil Sendikası, kaza sonucu ölenlerin sayısının 15.000'i bulduğunu ve yaklaşık 50.000 kişinin de sakat kaldığını belirtiyor. Sendika başkanı Viaçeslav Grişin'in verdiği bilgilere göre, 1991 yılından bu yana mağdurların sayısında 12 kat artış görülmüş.

Dahası, katlanarak artmaya da devam ediyor. Ukrayna Sağlık Bakanlığı, üçte birini çocukların oluşturduğu 3,5 milyon kişinin ciddi rahatsızlık-larla pençeleştiğini açıkladı. Çernobil'in çevre yerleşimlerindeki kanser hastalarının oranı, ulusal ortalamanın on kat üzerinde.

Kazadan bu yana, Ukrayna'da tiroit kanserine yakalananların sayısı yine on kat artmış. Birçok bilim adamı, kazanın etkilerinin yeni yeni çıktığı konusunda aynı kanıyı paylaşıyor. Çünkü, radyasyon sinsice zarar veriyor ve olaydan 10 yıl sonra tanımlanamayacak hastalıklarla ortaya çıkıyor. 20 yıl sonra bile kötü huylu tümöre ya da tiroit kanserine yol açabiliyor.

Uluslararası Kanser Araştırmaları Derneği'nden Dr. Elisabeth Cardis'in önderliğindeki Dünya Sağlık Örgütü bilim adamları, Beyaz Rusya'daki Gomel'de, kaza günü dört yaşın altında olan çocukların yüzde 36,4'ünün tiroit kanserine yakalandığını açıkladılar.

Radyoaktif "Kızıl Orman"da bulunan fare kalıntılarının genetik değişime uğradıkları görüldü.
Beyaz Rusya'da yaşayan kadınların yaşam süreleri 74 yıldan 58'e inmiş durumda. 9 yıl içinde sakat doğan çocuk sayısı yüzde 20'lere ulaştı. Beyaz Rusya Sağlık Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre, ülkedeki çocukların yüzde 29'u kronik hasta. Çoğu uzman, bu durumdan Çernobil'i sorumlu tutuyor.

Ukraynalı bilim adamı Dr. Georgiy Lisiçenko, Dinyeper Nehri'ndeki radyoaktivite düzeyi konusunda yetkilileri uyarıyor. Bu nehir, Kiev'de ve ülkenin pek çok yerinde 30 milyon insanın içme suyunu karşılıyor; bunun yanı sıra, tarlalarda sulama amaçlı kullanılıyor.

Sadece insana değil, doğaya verdiği zararlar da çok ürkütücü. Radyasyon 1.500 dönümlük ormanı yok etmiş durumda. Bazı tür hayvanlar ya yok olmakla yüz yüze ya da genetik değişikliklere uğramış. Örneğin fareler arasındaki farklılık ürkütücü boyutlara ulaşmış.

Bu nedenlerden dolayı bilim adamları, Çernobil kazasının etkilerinin uzun dönemde araştırılması ve önlemler alınmasından yanalar. Bu kazanın, önümüzdeki yıllarda da insan yaşamını olumsuz etkileyeceği çok açık. BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 2000 yılında yayımlanan BM Çernobil Raporu'nda, 3 milyon çocuğun tedavi görmesi gerektiğini ve birçoğunun ana karnında öleceğini vurgulamıştı.

Daha kötüsü, 7,1 milyon insanın gelecekte ciddi sağlık sorunları yaşayacağını belirtmişti. Korkunç patlamayla yayılan radyoaktivitenin etkilerinin tamamını 2016 yılına kadar anlamak biraz zor. Kofi Annan'a göre, daha kötüsü gelmek üzere...

(Buradan CopyPaste/KopyalaYapıştır Yapılmıştır.)

Fotograflar için Kaynak:
Kaza Sonrası : www.pripyat.com/ru/photo_gallery/photo_contest/
(CanımGrubumdan M.Kozanoğlu 'na teşekkürlerimle.)


FIKRA : Eminmisin Hocam... !!!

Öğrenci bir gün öğretmenine sorar:

  • Öğrenci : Hocam salakla zeki arasındaki farklar nelerdir.
  • Öğretmen : Salaklar her zaman kesin konuşur ama zekiler daima şüphecidir.
  • Öğrenci : Emin misiniz hocam??
  • Öğretmen : Kesinlikle... !!!

(İnterNetDen)

VİDEO : Kurtarma dediğin böyle olur...

Araç yan yatmış. Düzeltmek için uğraşıyorlar ve düzeltiyorlar da amma...

(İnterNetDen)

GENEL : 30 ülkeyi 1250 YTL'ye dolaşın...

INTERRAIL PASS sistemi ile Avrupa'nın 30 ülkesinde oldukça düşük maliyetle 1 ay boyunca seyahat edebilirsiniz.

INTERRAIL PASS Avrupa Demiryolları İşletmeleri tarafından uygulanan, gezginlere ucuz ulaşım olanağı sağlamayı amaçlayan bir pas bilet uygulamasıdır.

Aynı biletle, istenen yerde ve zamanda istenen trene binme olanağı sağlar. Interrail Global Pass bileti Avrupa'nın 30 ulkesinde 5 gün ile 1 ay arasında, Interrail Bir Ülke Pass bileti ise seçeceğiniz 30 Avrupa ülkesinden herhangi birisinde 3 ile 8 gün arasında sınırsız serbest dolaşım olanağı sağlar.

KİMLER ALABİLİR?

Farklı fiyat uygulaması ile tüm gezginler Interrail Pass bileti alabilmektedir. Ancak 26 yaş altı ve üst için iki farklı tarife söz konusu.

BİLET FİYATLARI NE KADAR?

Bilet fiyatları 26 yaş altı ve üstü olarak ikiye ayrılıyor. 1 ay sürekli geçerli biletin 26 yaş altı fiyatı yaklaşık 800 YTL, 26 yaş üstü içinse 1250 YTL civarında. 22 gün sürekli geçerli bilet fiyatı ise 26 yaş altı için 650 YTL, 26 yaş üstü içinse 950 YTL civarında.

SÜRESİ NE KADAR?

INTERRAIL GLOBAL PASS biletleri yolcunun isteğine bağlı olarak

* 10 günlük geçerlilik süresi içinde 5 günlük (Flexi)
* 22 günlük geçerlilik süresi içersinde 10 günlük (Flexi)
* 22 gün sürekli geçerli ve
* 1 ay sürekli geçerli olmak üzere 4 farklı şekilde,

INTERRAIL BİR ÜLKE PASS biletleri ise 1 aylık süre içersinde 3, 4, 6 ve 8 günlük olarak
düzenlenebilmektedir.

HANGİ ÜLKELERDE GEÇERLİ?

INTERRAIL uygulaması aşağıda belirtilen 30 Avrupa ülkesinde geçerlidir:

Almanya, Avusturya, Belçika, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda Cumhuriyeti, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Karadağ, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya Cumhuriyeti, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya,
Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Yunanistan.

FLEXI SİSTEM NEDİR ?

Daha az seyahat edecekler için ekonomik bir seçenektir.

Gezginin belirlediği tarih aralığında Interrail Global Pass biletinde 5 ve 10 gün, Intrerrail bir Ülke Pass biletinde ise 3,4,6 ve 8 gün seyahat etmesine olanak verir.

Trenlerin kullanılacağı günler, arka arkaya olabileceği gibi aralıklı da olabilir.

Seçilen günler içinde, trenler sınırsızca kullanılabilir.
Kalkış saati akşam 19.00 ve sonrasındaysa ertesi günün tarihi geçerli olur.

INTERRAIL BİLETİ KONAKLAMAYI KAPSIYOR MU?

Hayır İnter Rail bileti konaklama masraflarını karşılamaz. Interrail bileti sadece bir tren pas biletidir. Konaklama, rehberlik, vb. gibi hizmetleri kapsamaz.

NE ZAMAN BAŞLIYOR?

Başlama tarihini siz saptıyorsunuz. Dolayısıyla yılın herhangi bir tarihinde yolculuğa başlayabilirsiniz.

ÖNCE REZERVASYON GEREKİYOR MU?

Sadece rezervasyonun gerektiği hatlarda rezervasyon yaptırmak zorundasınız. Diğer hatlarda rezervasyon yaptırmadan boş bulduğunuz koltuğa oturarak yolculuğunuzu yapabilirsiniz. Ancak yoğun hatlarda yer bulamama ihtimaliniz oldukça güçlüdür.

HANGİ TRENLERİ KULLANABİLİRİM ?

Banliyö trenleri haricinde şehirlerarası tüm trenleri kullanabilirsiniz. Ancak INTERRAIL sadece normal, 2. Mevki trenlerde geçerli olduğu için Intercity, EuroCity, TGV vb. gibi hızlı trenlerin kullanılması halinde ek bir ücret ödemeniz gerekmektedir. Ek ücret ödeyerek 1. mevki veya yataklı kompartımanlarda seyahat etme olanağına da sahipsiniz.

INTERRAIL BİLETİNİN İADESİ VAR MI?

Inter-Rail bileti yolculuk tarihinden önce %15 kesinti ile DDY tarafından iade edilmektedir. Ancak yolculuk tarihinin başlaması halinde kesinlikle iadesi yoktur. Biletin kaybolması halinde de yenilenmesi söz konusu değildir.

Tarih değişikliği ise hiçbir şekilde söz konusu degildir. Tek yöntem biletinizi iptal ettirdikten sonra yeni tarihli bir bilet almaktır.

BİLETİ ALIRKEN NELER GEREKİYOR ?

Bilet almak için büromuza gelirken, bilet ücreti ile biletinizin üstüne pasaport numaranız işlendiği için pasaportunuzu getirmeniz yeterlidir.

NEREDEN - HANGİ ÜLKEDEN BAŞLIYOR ?

Inter Rail'inizi istediğiniz ülkeden başlatabilirsiniz. Isterseniz Türkiye'den başlatarak yukarıda belirtilen ek ücretleri ödeyerek başka masraf yapmadan gezinizi tekrar trenyolu ile Türkiye'de bitirebilirsiniz. Ya da istediğiniz ülkeye başka bir yolla ulaşıp Interrail'inizi oradan başlatır ve zamandan kazanmış olursunuz.

HERKES INTERRAIL BİLETİ ALABİLİR Mİ?

Farklı bilet ücreti ödeyerek herkes Interrail bileti alabilir. 26 yaş altı ve üstü için 2 ayrı fiyat uygulaması yapılmaktadır.

EURO DEĞERİNİ KİM SAPTIYOR ?

INTERRAIL biletleri için uygulanan EURO değerleri her ay başı veya döviz kurlarında ani artış yaşandığı zamanlarda DDY tarafından saptanmaktadır ve genellikle gazetelerde yayınlanan EURO değeriyle farklılık göstermektedir.

(İnterNetDen)

29 Nisan 2008 Salı

FOTOGRAF : Timsahlarla Yüzmek istermisiniz ?





(İnterNetDen)

YEMEK : Brokoliyle domatesi beraber tüketin.

Brokoli son yıllarda geleneksel sebzelerimiz kadar olmasa da sıkça sofralarımızda yer almaya başladı, umarım tüketim sıkılığı daha da artar. Lahana ailesinin bir üyesi ve karnabaharla yakından akraba olan brokoli, önemli anti kanser etkisi olan sulforafan ve indol fitobesinlerini içeriyor. Brokoli ve domates, ayrı ayrı kansere karşı etkinliği tanınmış iki sebze. Ancak yeni bir araştırma, ikisinin günlük diyette beraber tüketiminin prostat kanserine karşı daha da etkin olduğunu ortaya koydu. Brokoli ve domatesi beraber tüketmeye gayret edin. Size bu şekilde bazı tariflerde hazırladım, faydalı olmasını dilerim.

Beslenme bilimi yaklaşık 20 yıldır yapılan araştırmalarla birçok fitobesinin antioksidan olarak çalıştığını ve serbest radikalleri zarar vermeden önce etkisiz hale getirdiklerini biliyordu. Ancak yeni araştırmalar brokolideki fitobesinlerin çok daha derin bir seviyede işe yaradıklarını gösterdi. Bu bileşenler genlerimize detoksta görev alan enzimlerin üretimini artırması sinyalini veriyor. Kansere karşı hücre hasarına karşı bedenimizi koruyor.

Brokoli yemek için beş neden :

1 - Brokoli mide sağlığını destekliyor. Yapılan bir çalışmanın sonucunda araştırmacılar sulforafan açısından zengin brokoli tüketiminin ülserin birincil nedeni olan helikobakter pilori enfeksiyonunu önleyebileceği sonucuna vardılar.

2 - Cilt için brokoli tüketmeye devam edin. Brokoli içindeki Sulforafan aynı zamanda güneşten zarar görmüş cildin onarılmasında da yardımcı oluyor. Bu da brokoli tüketiminin cilt kanseri riskini azaltabileceği anlamına geliyor. Bunlara ek olarak brokoli kalp hastalığı riskini önemli derecede azaltan az sayıda meyve-sebzeden biri.

3 - Katarakt önleyici olduğu düşünülüyor. Haftada iki kereden fazla brokoli yiyen kişilerde katarakt riskinin ayda birden az tüketenlere göre yüzde 23 daha düşük olduğu görüldü.

4 - C vitamini ve kalsiyum içeriği çok iyi. Pişmiş 250 gram brokoli içerdiği 74 miligram kalsiyum ve 123 miligram C vitamini nedeniyle kemikleri güçlendirmek açısından da faydalı. İçerdiği C vitamini ve ayrıca 1359 mikrogram beta karoten ve az miktarda çinko ve selenyum sayesinde bağışıklık sistemini de güçlendiriyor.

5 - Hamileler özellikle tercih etmeli. Özellikle hamileyseniz mutlaka brokoli yiyin. 250 miligram brokoli, 94 mikrogram folik asit sağlıyor. Folik asit olmazsa fetüsün sinir sistemi hücreleri gerektiği şekilde bölünmüyor ve problem ortaya çıkıyor.

Tarifler :

DOMATESLİ BROKOLİ
Malzemeler:
250 gr brokoli (az su veya buharda haşlanmış)
3 adet domates
Yarım su bardağı lor peyniri
1 - 2adet kuru soğan
2 yemek kaşığı sıvıyağ
2 diş sarımsak
Maydanoz
Az tuz
Yapılışı:
Tencereye yağı, soğanı, sarımsağı, tuzu koyup çok kavurmadan yumuşatın domatesleri küp küp ilave edip pişirin. Az pişmiş brokoliyi sotelediğiniz domatese ilave edin. Lor peynirini ekleyin. 180 derecelik fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Maydanozla süsleyip sıcak olarak servis yapabilirsiniz.

BROKOLİ ÇORBASI
Malzemeler:
300 gr. brokoli
1 diş sarmısak
1 küçük kutu -200 ml- light süt
1 çorba kaşığı un
2 Yemek kaşığı sıvıyağ
Az tuz
2 domates rendesi
Yapılışı:
Brokolileri sarmısaklarla birlikte buharda beş dakika pişirin veya az suda haşlayın. Derin bir tencerede sıvı yağı ve unu pembeleştirin 4 su bardağı soğuk su ve rende domatesi ekleyin. Kaynayana dek karıştırın. Kaynayınca buharda pişirdiğimiz brokolileri ve sarmısakları ekleyin. 10 dakika kaynadıktan sonra süt ve tuzunu ilave edin. Birkaç dakika daha kaynattıktan sonra ateşten alıp blenderdan geçirin.

BROKOLİLİ OMLET (2 kişilik)
8 - 10 adet brokoli
1 sogan
7 - 8 mantar
2 domates
7 - 8 dal maydanoz
1 çorba kaşığı sıvıyağ
3 yumurta
Tuz, karabiber
Yapılışı:
Sıvıyağını tavada ısıtıp soğanı pembeleştirin. Mantar, brokoli ve zeytinleri ekleyip iki dakika daha kavurun. Ocaktan alıp domates, tuz ve karabiberi ekleyin. Yumurtaları bir kâseye kırın. Maydanoz, tuz ilave edip karıştırın. Brokoli ve mantarlı karışımı yumurtalı karışıma ekleyip karıştırın. Fırında veya yağsız tavada pişirin.

(İnterNetDen)

26 Nisan 2008 Cumartesi

VİDEO : Ördekler Donarak buz tutmuş bir nehire inmeye çalışırsa... (Harika)

Ördekler Donarak buz tutmuş bir nehire inmeye çalışırsa ne olur...
Buyrun.... Harika...





25 Nisan 2008 Cuma

SİNEMA : Mevlana Celaleddin-i Rumi: Aşkın Dansı (Fragman ve Künye)

Dünya çapında bir devin belgeselini yapmışlar ama fragman dogrusu çok basit olmuş, filmin tanıtımı adına yazık etmişler.
Neyse ben daha izlemedim ama Film mutlaka böyle değildir.

****
Mevlana Celaleddin-i Rumi: Aşkın Dansı
Tür : Belgesel / Dram
Gösterim Tarihi : 25 Nisan 2008
Yönetmen : Kürşat Kızbaz
Senaryo : Kürşat Kızbaz
Müzik : Kalan Müzik , Sezen Aksu , Ömer Faruk Tekbilek
Yapım : 2008,
Oyuncular :
Özcan Deniz (canlandırma) , Burak Sergen (canlandırma) , Turan Özdemir (canlandırma) , Selçuk Yöntem (canlandırma) , Yılmaz Erdoğan (seslendirme) , Müşfik Kenter (seslendirme, canlandırma) , Yıldız Kenter (seslendirme) , Cüneyt Türel (seslendirme) , Mehmet Atay (seslendirme) , Meltem Cumbul (seslendirme) , Sinan Tuzcu (canlandırma)



Yüzyılları aşan evrensel barış, kardeşlik ve aşk düşünceleriyle tüm dünyada geniş kitleler tarafından sevilen ve saygı duyulan, büyük felsefi düşünür, Mevlana Celaleddin-i Rumi filmin ana konusunu oluşturmaktadır.

Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin yaşamı ve felsefesi üzerine kurgulanan filmde aşk, ney ve sema üçlemesi yer almaktadır.

Tüm dünyada altı farklı ülkede çekilen film, ilk defa UNESCO ve Birleşmiş Milletler Merkezi’nden destek alarak özel izinler ile çekimler yapılarak tamamlandı. Yapım aşamasında ilk defa tüm dünyada farklı coğrafyalardan elliyi aşkın çok önemli tarihçi ve araştırmacılar ile görüşülmüş, canlandırma ve animasyon sahneleriyle 13.yy’ın dokusu ve havası yansıtılmaya çalışılmıştır.

(Buradan CopyPaste/KopyalaYapıştır yapılmıştır.)

24 Nisan 2008 Perşembe

FAYDALI BİLGİLER : Online Sözlük Siteleri

Özellikle İNGİLİZCE olmak üzere ALMANCA ve diğer
dillerde yararlanabileceğiniz Online Sözlük Siteleri.

İngilizce

1-) http://www.ingilizceturkce.com
2-) http://www.seslisozluk.com
3-) http://www.sozluk.web.tr
4-) http://www.pratiksozluk.com
5-) http://www.ingilizcebul.com
6-) http://www.ingilizcesozluk.org

Almanca

1-) http://www.almancasozluk.gen.tr
2-) http://www.mydictionary.de

Tüm Diller:

1-) http://www.langtolang.com

Diğer Sözlük Siteleri ;

1-) http://www.hemencevir.com
2-) Zargan ingilizce sözlük, ingilizce mobil sözlük
3-) Sözlük Dictionary English Turkish French German - Sozluk.NET
4-) Sözlük Ýspanyolca Ýtalyanca Türkçe Almanca Ýngilizce
5-) Online Dictionary, Encyclopedia and Thesaurus. Free access.


(İnterNetDen)


GENEL : İlginç... Okuyunca hak vereceksiniz..

İlginc Degil mi?

  • Ilginc,
  • insan egerki 10 milyonu sadaka verecek olsa bu miktari cok bulur ama 10 milyon ile magazadan birsey almaya gitse alacak birsey bulamaz...
  • Ilginc,
  • insan 10 dk zikir edecek olsa bu zamani cok bulur ama bir film veya mac olsa bir bucuk saatlik zaman onun icin hemen geciverir...
  • Ilginc,
  • bir futbol macinin uzamasi insanin hosuna gider ama Cuma namazinda hutbenin birkac dk uzamasi hic de hosuna gitmez...
  • Ilginc,
  • insan duydugu dedikoduya hemen inanir ve kabullenir ama kesin dogru oldugunu bildigi birseyi inat ederek hemen kabullenmez...
  • Ilginc,
  • insan modayi her an takip eder ama Peygamberimiz (s.a.v ) sunnetini moda gibi bilmez veya bilse de uygulamaz...
  • Ilginc,
  • insan camide bir saat ibadet ederek vakit gecirecek olsa onun icin zaman gecmek bilmez ama televizyona bakarken zaman onun icin cabucak gecer...
  • Ilginc,
  • insan namaz kilarken,ibadet esnasinda dunyevi konulari dusunmeyi sever ama normalde Islamiyet'i dusunmekten kacinir...
  • Ilginc,
  • insana bir sureyi veya surenin anlamini okumak zor gelir ama bir romani okumak onun icin kolaydir...
  • Ilginc,
  • insan konserde ilk siralarda olmak icin caba sarfeder ama camide ilk siralarda olmak icin caba sarfetmez. Aksine namazin sonunda hemen cikip gideyim diye son siralarda olmak ister...
  • Ilginc,
  • bir ayet ya da hadis ezberlemek insanin zoruna gider ama muzik listesi top 10'da olan sarkilarin hepsini ezbere bilir...
  • Ilginc,
  • insan ajandasinda bir dini toplanti icin zaman bulamaz ama dunyalik isler icin cok zaman bulur.
  • Ilginc,
  • insan Islami konulari dinlemeyi ve anlatmayi zor bulur ama dedikodulari dinlemeyi ve anlatmayi cok sever...
  • Ilginc,
  • insan CENNET'e gitmeyi ister ama hicbir sey yapmadan...
  • Ilginc,
  • insan hergun birilerinin olum haberini alir, ama yine de kendisinin de birgun olecegini dusunmez...
  • Ilginc,
  • insan hergun birgun curuyecek vucudunu daha formda tutmak icin yediklerine dikkat eder, cildine bakim yaptirir ama asla curumeyen ruhu ve kurtulusu icin hic dikkat etmez...
  • Sizce de ilginc, degil mi?

(İnterNetDen)

22 Nisan 2008 Salı

21 Nisan 2008 Pazartesi

OTOMOTİV : Jaguar Fuore XF 10 ( Harika )






Buradan Alıntıdır...

FOTOGRAF : Bahar Tüm güzelliği ile bize gülmeye devam ediyor... (Kendi Çektiklerimden.)

Geçen gün televizyonda duymuştum. "Bahar bize gülüyor" demişlerdi.
Bu fotografları çekince bu söz aklıma geldi.
Gerçektende bahar bize gülüyordu...



FOTOGRAF : 44.Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Türkiye Bisiklet Turundan Fotograflar... (Kendi Çektiklerimden)

Adı Cumhurbaşkanlığı yarışı
ve 44 yıldır yapılıyor ama
ilk defa bir cumhurbaşkanı katıldı.

44. Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Türkiye Bisiklet Turu'nun Antalya-Alanya etabını İrlanda'nın CSF Group Navigare Kulübü'nden Ariel Richeze Maximiliano birinci bitirirken, genel klasmanda birinciliği İspanya'nın Karpin Galicia takımından Dapena David Garcia elde etti. Dereceye giren sporcular, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katılımıyla gerçekleştirilen törende ödüllerini aldı.



Fotograflar Kendi çektiklerimden...
Haber ise buradan alıntıdır.

19 Nisan 2008 Cumartesi

MİZAH : Komik Hayvan Fotografları...






(İnterNetDen)

GENEL : İZMİR 'e Yeni gelenler için 68 maddede İzmir Klavuzu...


1-Istanbul'dan geldiyseniz, burada da karsi kavrami vardir. Sasirmayin. 2-Boyoz'un ne oldugunu hemen ogrenin ve evinize yakin bir boyozcu bulun. 3-Ilk gordugunuz kiza yiyecekmis gibi bakmayin, zira cok var onlardan, alisin. 4-Bu sehirde -ozellikle Istanbul'dan geldiyseniz- insanlar birine carptiklarinda ozur diler, genelde sabahlari 'gunaydin', aksamlari 'iyi aksamlar', gun genelindeyse 'iyi gunler' diyerek guleryuz gosterirler. 'Tesekkur ederim' de en cok duyacaginiz kelime gruplarindan biridir. 5-Daha onceden yediginiz adi kumru olan sandviclerin hepsinin dandik oldugunu kabul edin zira izmirdeki kumruyu izmirden baska hicbir yerde yiyemezsiniz . 6-Aldiginiz sandvic yarim ekmek gibi benzeri turu yiyecekleri herkesin ortasinda cekinmeden yiyebilirsiniz kimse size donupte vay kafir demez. 7-Eger bugune kadar kullandiginiz en teknolojik kart akbil ise otobuse binmeden once kentkart kullanmayi mutlaka ogrenin. Koyden indim sehire modu olmasin sonra. 8-Simit yoktur. Gevrek vardir. Cekirdek yoktur. Cigdem vardir. 9-Sakin ola ki, Guzelyali da KSK atkisi, Karsiyaka Carsi'sinda Goztepe atkisi ile dolasmayin. 10-Kordon'da arabanizla dolasirken kolunuzu camdan sarkitmayin. Kiro damgasi yersiniz. 11-Sakin Kemeral'tina arabayla girmeye calismayin. Usenmeden otoparka parasini verin. 12-Tarihi asansore ile yukariya cikip korfez manzarasinin tadini cikarin. 13-Bu sehirde Flaman Protestan Kilisesi dahi vardir. Sasirmayin ve gayri muslimlerle tanismaya calisin. 14-Birilerine adres sormak icin cekinmeyin. Izmir'de iyi insanlar yasar, onlara sorun. Hatta sizi gideceginiz yere kadar bile birakabilirler. 15-Cay icilip kuslara gevrek atilabilen vapurlara binin ve karsiya gecin. 16-Kemeralti'nda gecirilecek bir gun de ogle ogununu, tarihi Kemeralti Borekcisi'nde su boregi yiyerek ziyafete donusturun. Hemen az ilerisinde bulunan Sefer Usta'nin henuz ulkede nam salmamisken islettigi tarihi, ufacik dukkanda yiyeceginiz kazandibi ile ogununuzu tamamlamayi unutmayin. 17-Kibris Sehitleri Caddesi'nde dolasirken sag sola kucuk sokaklara girin. Eski evleri, ilginc balkonlari gorun. 18-Genelde taksi soforleri bile kibardir. Sasirmayin. 19-Yagissiz ve asiri sicak olmayan bir havada Karsiyaka-Bostanli arasini yuruyun. Bir hafta tatil yapmis gibi hissedersiniz kendinizi. 20-Istanbul'dan geldiyseniz Bostanli ve Bostanci isimlerini karistirmayin. 21-Ege Universitesi'nde okuyacaksiniz 'Izmir sicaktir, soguk olmaz' laflarina kanmayin. Bornova'da oyle soguklar olur ki ilikleriniz donar. Neyse ki uzun surmez. 22-Izmirliler hakkinda soylenenlerden urkmeyin. Kiyi cocuklaridir onlar: Samimi, rahat ve dobra insanlardir. Yasadikca Izmir'in huzuru siner icinize. 23-Bocek fobiniz varsa cabuk fobinizden kurtulmaya bakin. Cunku, Izmir'de her tur ve ebatta eklembacakliyi gorme olasiliginiz vardir. 24-Istanbul'dan gelenler: Izmir'in gorece kucuklugune burun kivirmayin. Kentin dokusuna, kulturune nufuz etmeye calisin. Kucuk olmadigini goreceksiniz. 25-Mutlaka Bornova Ciceklikoyde piknik yapin. Sabuncubeli mevkiinden Ataturk ile beraber kente yuksekten bakin. 26-Kaliteli mekan bakimindan gozunuz acik olsun. Cunku, Izmir'li isletmeciler pek reklami sevmezler. Musteriler kendi bulsun isterler. 27-Sokak numaralarini takip ederek aradiginiz yeri bulamayabilirsiniz. Sasirmayin. 206 sokagin hemen paralelindeki sokakta 2510 sokak tabelasi olabilir. 28-Bir vapur dolusu Goztepe ya da KSK taraftarinin o gun mac sonrasi haykirarak iskeleye gelmesine sasirmayin, dahasi korkmayin. Zararlari yoktur. Bazi mekanlara bayrak asarlar. Bir kac duvari boyarlar. 29-Insanlarin yardimseverligine alisin. Otobuste sizin yerinize kentkart basan kisiler karsiliginda verdiginiz parayi kabul etmezse israr etmeyin. 30-Foca denildiginde hangisi diye sormayin. O Eski Foca'dir. Gidin sahilinde gunes batarken birseyler icin. 31-Susuzdedenin yerini soran cocuklardan uzak durun. Muhtemelen yankesicidirler. 32-Teleferik'e gidin. Sonra Inciralti'na gecin, kir kahvesinde bir cay icin. 33-Urla'ya gidin. Nobel Edebiyat Odullu Yorgo Seferis'in evini, unutulmaz ses Tanju Okan'in evlerini goreceksiniz. Unlu edebiyatcimiz Necati Cumali'nin evi de orada. Urla Iskelede yuruyun. 34-Bazı Izmir Milletvekilleri'nin Izmir'li olmadiklarina sasirmayin. Onlarin bir kismi cantaci diye tabir edilen ve genel baskanlarinin atadiklari Izmir'in yolu nerededir bilmeyen insanlardir. Onlardan bir kismi kentteki diger kentlerin temsilcileri gibi secilirler ve calisirlar. Ornegin Konyalilar, Mardinliler vb. Belediye yatirimlari disinda Ankara'nin pek yatirim yapmamasina sasirmayin. 35-Sokakta yururken bir kuyruk gorurseniz dalin kuyruga. Siz de siraya girin. Lokma dokuluyordur. Yuzsuzluk edin iki tabak isteyin. Cogunlukla yadirganmazsiniz. 36-Izmir'de Yunan'in nasil denize dokuldugunu merak ediyorsaniz Karsiyaka Iskelesi civarinda 'Goz goz goz': Goztepe Iskelesi civarinda 'Kaf kaf Kaf sin sin sin Kaf sin Kaf' diye bagirin. 37-Alsancak Sevinc Pastanesi ve Konak'taki YKM taa... Bizans doneminden beri bulusma noktasidir. Buyuk Iskender'in yavuklusuyla burada bulustugu anlatilir. 38-Hisaronunde Cin Ali'nin durumlerini yiyin. Oradan cikip Kizlaragasinda girin. Vitrinleri seyredin. 39-Bornova'da oturacaksaniz aksamlari Kucukpark'ta yapilir piyasa. Haberiniz ola. 40-Topcu'nun yerine gidip cop sis yiyin. 41-Izmir yazlari hamam gibi olur. Yaninizda sik sik degistirmek icin t-shirt bulundurun. Kisin bir sure cok soguk yapar. Bere, eldiven, atki kullanmayi ihmal etmeyin. 42-Alsancak'ta ve Kordon'da uzun saatler yuruyun. Yorulunca bir yere girip bir seyler icin. Sonra bir daha yuruyun. Iyi gelir. 43-Konak Pier'i bir alisveris merkezinden ziyade bir tarihi eser gibi gezin. En ucuna gidip denizi seyredin. 44-Fuar donemi olmasa bile arada bir Kulturparka gidin. Yesillikler arasinda dolasin. Rahatlarsiniz. Lunaparka gidin. Donmedolaba binin. Bangir bangir muzik esliginde Izmir'e tepeden bakin. 45-Kent merkezinde arabayla dolasmaya calismayin. Pek cok yere yaya olarak gidebilirsiniz. Park sorunu yasarsiniz. 46-Izmir'i mumkun oldugunca baska kentlerle kiyaslamayin. Onu kategori disi olarak gormeye calisin. 47-Ucuncu buyuk sehir imkanlari yoktur. Is bulmak sorundur. Universiteyi burada biterenlerin buyukce bir kismi Istanbul'a kacar. Ekonomik olarak gun gectikce kuculmektedir. 48-Metro'da 'Tren Bornova Yonune Gider' unutmayin. 49-Ortamda cop tenekesi yoksa, kentkart dolum makbuzu almadan ayrilin. Cunku, melet cebinizde bir yil kalabiliyor. 50-Alsancak Cami'nin onundeki duraktan otobuse binmeyin. Bir durak onceye gidin. Oturarak gidersiniz. 51-Alsancak'taki caminin adi Hocazadedir. Kimse boyle soylemez. Onun adi Alsancak Camidir. Izmir'de ne kadar sohretli insan olse orada cenaze namazi kilinir. 52-Eger universite icin Izmir'e geldiyseniz ve sinif arkadaslarinizdan biri Izmir'liyse universite hayatiniz harika gecebilir. Cunku, Izmir'in yerlilerinin en fazla bir saat uzaklikta bir yazligi vardir. Yaz mevsimine dogru 6-7 kisi arabaya dolusulup oraya gidilir. Keyifli anlar gecirilir. 53-Bornova'da ogrenciyseniz Kucukpark'taki unlu mamuller ureten yerler fena degildir. Fiyatlari makuldur. Cok kalabalik olurlar. Bornova kira haricinde cok pahali bir yer degildir. 54-Arkadaslarinizla toplanip yazin Bostanli Iskelesinde basket oynayin. 55-Kentkarti arka cebinize koyun. Otobusu binince poponuzu cihaza surtun. Hem soforden azar isitin. Hem de kicimda cip var havasi yaratin. 56-Ucakla gelecekseniz Gaziemir'den Karsiyaka'ya gelinceye kadar Izmir otogarindan Balikesir'e ulasmis olursunuz. 57-Bornova'da oturuyorsaniz Manisa'ya gitmek Narlidere'ye gitmekden daha kisa surer. 58-Acele etmeyin. Bu sehir acele edenleri sevmez. Dukkanlar gec acilir. Gece gec saatlere kadar acik kalir. Bazi esnaflar ogleden sonra gunun hasilatini yeterli bulup dukkani kapatir bir yerlere icmeye gider. 59-Ankara'dan geldiyseniz sokakta insanlarin devamli gulumseyen yuzlerini yadirgamayin. Acaba dukkanim mi acik diye tedirgin olmayin. Izmir gulen ve gulumseyen insanlarin kentidir. Siz de gulumseyin. 60-Yazin Izmir'de olacaksaniz balkon evinizin en muteber yeri olacaktir. Cunku, dus aldiktan sonra banyodan cikincaya kadar kurursunuz. Yazin Izmir bosalir. Trafik rahatlar. Cunku, pek cok Izmir'linin yazliklari vardir. Oralara giderler. Karsiyakalilar Foca civarinda yer edinmislerdir. Digerleri de Cesme, Karaburun, Mordogan, Ozdere, Urkmez, Kusadasi, Seferihisar da yazliklarda yaz aylarini gecirirler. 61-Kosusturmayin, yuruyun. 62-Otobuslerde ve bazi yerlerde 'Piristina, kalbimizdesin' yazisini gorunce, Kosova'nin Piristina kenti kastedilmiyordur. Merhum Belediye Baskani Ahmet Piristina sevilen bir baskandi. 63-Insanlar genelde huzurlu araba kullanirlar. Trafikta birbiriyle kavga edenler azdir. Trafikte yanlis yaparsaniz biri 'bilader napiyon' der. Kaslarini catar, kizacak gibi yapar. Sonra bir gulumsemeyle oradan uzaklasir. 64-Bir kez Karsiyaka macina gidin. Taraftar nasil olurmus gorun. Etkileyici bir manzara yaratirlar. Ozellikle Ataturk Spor Salonunda Karsiyaka-Fenerbahce basket maclarinda muazzam bir atmosfer yaratirlar. Basketbolu iyi bilirler. Istanbul kulupleri gibi basket macina futbol seyircisi gelmez. 65-Izmir bir basketbol kentidir. Cok sayida basketbolsevere rastlarsiniz. Basketbol maclarinda salonlar genelde dolar. Bir basketbolsever iseniz Izmir tercih edilesi bir kenttir. Basketbolun lokomotifi Karsiyakadir. 66-Kadifekale, Ballikuyu taraflarina tek basiniza gitmeyin. Ankaralilar Ulus, Bentderesi ve Ankara Kalesi civarini nasil bilirlerse, Istanbullular Beyoglu'nun arka sokaklarini nasil bilirse buralari da oyle bilsin. 67-Kizinca Izmirlilerin asfalyalari atar, sasirmayin. Asfalya rumca sigorta, guvence demektir. Anlayacagin sigortalari atar. 68-Alsancak limani ........

(İnterNetDen)

FOTOGRAF : Afrika 'dan Fotograf kareleri...






(İnterNetDen)

FOTOGRAF : National Geographic 'den Güzel ve Hoş Fotograflar,











(İnterNetDen)

GENEL : Felsefe 'ye Göre Tepki Çeşitleri...

KLASİK TEPKİ: "Sıraya geç kardeşim"

NEOKLASİK TEPKİ: "Şeker kardeşim sıraya geçiver"

REALİST TEPKİ: "Sıra var"

SURREALİST TEPKİ: "Sallandıracaksın bunlardan ikisini kızılay'da bak bir daha yapabiliyorlar mı?"

ROMANTİK TEPKİ: "Beyefendi galiba sırayı görmediniz"

NATURALİST TEPKİ: "Sırana geç"

MODERN TEPKİ: "Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa da"

POST-MODERN: "Sırana geç lan ayı!"

UZLASIMCI: "Acelesi olmasa öne geçmezdi; üzmeyin garibi"

DEVRİMCİ: "Alt yapı sorunları çozülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek"

KADERCİ: "iki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür"

FELSEFECİ (septik-kuşkucu): "Ön ve arka kavramları gorecelidir.O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir"

KANT'CI: "Efendim algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa,adam yok olur"

KOTÜMSER VAROLUŞCU: "Herkes bir gun ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adamda ölecek"

İYİMSER VAROLUŞCU: "Sıkmayın canınızı,su anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor"

HUMANİST: "İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince,aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz."

(İnterNetTen)

18 Nisan 2008 Cuma

FOTOGRAF : Japon İşi...(İmza almak için ilginç bir yöntem.)

Ben bu spordan anlamam. Foto ilginç tabii. Boston Red Sox'un atıcısı Hideki Okajima Tokyo Dome'da imza dağıtıyor. Alem bu Japonlar.
Biz bu yöntemle bakkaldan gazete, ekmek alan milletiz...

Buradan Alıntıdır.

YEMEK : Meyve ve Tatlıların Muhteşem Birlikteliği...

Meyveler biçimleri ve renkleri değişik olsa da görünümleri, kokuları ve lezzetleri ile doğanın bizlere sunduğu en görkemli hediyelerden.



Doğanın en güzel armağanlarından biridir meyve, yeryüzünde görüldüğü andan itibaren zevkle tüketilen bir yiyecek olmuştur. Göze, ruha ve damağa aynı anda hitap edebilen meyveler, taşıdıkları yüksek besin değeri ve genel olarak pişirilmeye ihtiyaç duyulmadan yenebilmeleriyle de en değerli besin kaynaklarımızdan biri olmayı hep başarmıştır.

MEYVE BAHÇESİ ANADOLU

Sanayi toplumu öncesinde meyveye şimdikinden çok daha fazla değer veriliyordu. Çünkü beslenme kaynakları bu kadar geniş değildi ve var olanların başlıcalarını meyve ve sebzeler oluşturuyordu. Tarihin en güçlü iki imparatorluğu olan Roma ve Osmanlı, sınırlarını yeni topraklara doğru durmadan genişletirlerken, yetiştirdikleri bütün sebze ve meyveleri de bu topraklara götürdüler. Gittikleri yerdeki onlar için yeni olan meyveleri alıp, tarım ürünü çeşitliğinin zenginleşmesine katkıda bulundular. Asya, Avrupa, Afrika kıtalarına yayılmış olan Osmanlılar, farklı iklimlerde yetişen meyveleri bilimsel olarak incelediler ve bunları Anadolu'da da yetiştirmeyi başardılar. Böylece tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış bir kültür zengini olan Anadolu, meyvecilik ve meyve kültüründe de doruğa ulaştı.

Beslenme, insanların sahip olduğu içgüdülerden belki de en güçlü olanı. Doğada bulunan birçok ürün de bu içgüdünün düzenli olarak çalışmasını sağlıyor. Bu ürünlerin önemli kısmını da meyveler oluşturuyor.

Olgunlaştıklarında pişirmeye gerek kalmadan tüketilebildikleri için, henüz ateşi bulmamış olan insanların da hayatta kalabilmelerini sağlamış olan meyveler, günümüz mutfaklarının da en vazgeçilmezleri arasında yer alıyor.
Günümüzdeki yemek ustaları, mutfak sanatçıları bir insanın aynı anda hem gözüne hem gönlüne ve hem de damağına hitap edebilecek bir lezzet yaratabilmek için uzun çabalar harcıyorlar. Oysa doğada kendiliğinden yetişmiş herhangi bir meyve, herşeyi ile hazır ve inanılmaz bir lezzet ve enerji kaynağı olarak boy gösteriyor. Dünyanın en usta aşçısının bile böyle bir lezzete ulaşması sözkonusu olamıyor.



HER HALİ GÜZEL

Meyvelerin kısa ömürlü olmaları, çabuk bozulmaları, insanların onları saklamak için yeni yöntemler bulmalarına yol açtı. Henüz soğutma sistemi bilinmezken, insanlar meyveyi saklayabilmek için zekâlarını kullandılar. Kurutarak onları tatlıda, yemekte kullandılar ya da lezzetli çerezler olarak tükettiler. Kaynattılar, reçel ve marmelat yaptılar. Meyve ekşileri, meyve suları icat ettiler.

Adeta bir meyve uzmanı olan Anadolu insanı pestil ve pekmezi buldu. Şekerden önce insanlar doğal tatlandırıcı olarak balın dışında pekmezi kullanıyorlardı. Pestil de unutulmaz buluşlardan biri oldu. Başta üzüm olmak üzere birçok meyveden yapılabilen pestil, doğrudan tatlı olarak kullanılabildiği gibi eskiden suyla karıştırılarak pestil şerbeti de yapılıyordu. Osmanlı toplumunda yaygın olan bu şerbete ben en son Mısır'da rastladım ve bana bunun bir Osmanlı mirası olduğu söylendi.

Meyveler hâlâ gözümüzü ve sofralarımızı şenlendirmeye devam ediyor. Yine de doğanın bize sunduğu bu en güzel hediyeden yeterince yararlanabiliyor muyuz diye zaman zaman kuşku duyuyorum. Bilim adamları ile beslenme uzmanları, sağlıklı bir yaşam için meyvenin sofraların baş köşesine oturtulması gerektiğini söylüyorlar ve kuşkusuz haklılar.




Hamali

Malzemesi:
4 yaprak baklava yufkası
50 gr çilek
30 gr frambuaz
30 gr böğürtlen
30 gr siyah dut
İç malzemesi:
50 gr irmik
500 gr süt


Şurubu için:
750 gr şeker
500 gr su
1/4 limon suyu


Hazırlanışı :

İlk önce tencereye irmik ile sütü boşaltıp ocakta pişirin. Devamlı karıştırarak hamur haline gelince soğumaya bırakın. Baklava yufkasını kare şeklinde kesip iç malzemeden baklava hamurunun ortasına kaşık yardımı ile koyun. Üzerine meyveleri serpin. Yufkayı dörde katlayıp fırın tepsisine dizin. 30 dakika 170 derecede pişirin. Üzerine şurubundan gezdirip soğuyunca servis edin.



Meyveli Beze

Malzemesi :
7 adet yumurtanın beyazı
500 gr toz şeker
Yeteri kadar taze ananas
Yeteri kadar çilek
Yeteri kadar kiraz
Yeteri kadar böğürtlen


Hazırlanışı:
Çırpma kabına koyduğunuz şeker ile yumurta beyazını ocak üzerinde çok hafif 1-2 dakika ısıtarak karıştırın. Bu işlem için mikser de kullanabilirsiniz. Kar gibi olana kadar çırpın. Sonra fırın tepsisine dökün ve 20x20 çapında 100 derecede 30 dakika kadar fırında pişirin. Meyveleri bezenin üzerine istediğiniz gibi koyabilirsiniz.




Kara Orman Meyveleri
Baklavası


Malzemesi:
4 yaprak baklava hamuru
50 gr frambuaz
30 gr siyah dut
50 gr çilek
30 gr çekirdeksiz vişne
50 gr böğürtlen

Şurubu:
750 gr toz şeker
500 gr su
1/4 limon suyu

Hazırlanışı:

Baklava yufkasını dört kat olarak açın. Bütün meyveleri karıştırarak yufkanın ortasına dökün. Yufkanın kenarlarını içine katlayıp rulo şeklinde sarın. Fırın tepsisine yerleştirip 170 derecede 30 dakika kadar pişirin. Eşit parçalar halinde bıçak yardımı ile kesin ve şurubunu üzerinde gezdirin, soğuyunca servis edin.


Meyveli Tart

Malzemesi:
250 gr un
125 gr tereyağ
1 adet yumurta beyazı
75 gr pudra şekeri
İç malzemesi:
50 gr çilek
50 gr frambuaz
50 gr dut
50 gr vişne

Hazırlanışı:
Un, tereyağ, yumurta beyazı ve pudra şekerini hamur haline getirene kadar karıştırın. Merdane ile düzgünce açıp ortasına meyveleri yerleştirip kenarlarından toplayarak kase şeklinde fırın tepsisine koyun. 150 derecede 25 dakika kadar pişirin ve fırından çıkarınca pudra şekeri serpin.

Afiyet Olsun

(İnterNetTen)

Son Eklenenler...

En Çok Okunanlar...

Fenerbaçe taraftarıyım...

FOTOGRAF

KARİKATÜR ve MİZAH

YARARLI BİLGİLER

OTOMOTİV

Ziyaretçilerim...

Beğendiğim Sözler...

"Şükretmek, yaşamımıza daha çok şey katmanın mutlak yollarından biridir"
Marci SHIMOFF

"Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım."

Necip Fazıl Kısakürek


"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."
Albert Einstein.


Güneş; Işık ve Sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez.
Sende güneş gibi ol, beklenen iyiliği senden istenmeden yap...
Epiktetos.



İnsan gülebildiği kadar insandır.
Moliere.


Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herald.


Unutma ki, ağzında bal olan Arı 'nın, kuyruğunda da iğnesi vardır..
John Lyly


Hayata değer bir yaşam,Sevmeye değer bir aşk, Dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.
Ne eksik ne fazlasını ara ve Seni üzenle asla uğraşma.
(Bilinmiyor)


Benim başarı konusunda bildiğim tek şey, Başarmak konusundaki kararlılıktır.
William Feather.


İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapar.
Refik Halit Karay


Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana

30.11.2007 den itibaren...

***