"Benimle aynı düşüncede olmayan insan düşman değildir; Sadece benimle aynı düşüncede olmayan başka bir insandır." (Alıntı)

FİKİR KENTİ - Son Eklenenler ...

Mimarlık Projeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mimarlık Projeleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Kasım 2008 Cuma

MİMARİ : Kazakistan’ın Enerji Servetinin Mimari Sembolleri...

Tarih: 4 Kasım 2008 Kaynak: Architectural Record Yazan: William Hanley Derleyen: Burcu Karabaş, Gökçe Aras, Gül Keskin, Zeynep Güney - www.Arkitera.com
Tarihinin temelini göçebe uygarlıkların attığı Kazakistan, bugün New York’a yakın nüfusuyla 5 milyon km2’den fazla bir alanı kaplıyor. Bu özellikler göz önüne alındığında kentsel mimarinin en başarılı örneklerinin hayata geçirilebileceği bir ülke olarak görünmeyen Kazakistan, Britanyalı komedyen Sacha Baron Cohen’in 2006 yapımı Borat adlı filminde “geri kalmış bir köhnemiş kulübeler ülkesi” olarak dahi tanımlanıyor. Ancak çağdaş Kazakistan kentleri hakkındaki gerçeği, ülkenin başkenti Astana üzerinde yükselen Huzur ve Barış Sarayı’nın cam piramidi yansıtıyor.

Tasarımı Foster & Partners’a ait olan bu anıtsal yapı, geniş bir taban üzerinde yaklaşık 60 metre boyunca yükseliyor ve atriyumu, zirvesindeki bir pencereden giren gün ışığıyla aydınlanıyor. Dini liderlerin üç yılda bir yapılan özel buluşmasına da ev sahipliği yapan bir toplantı salonu, piramidin zirvesinde asılı duruyor ve zemininde bulunan büyük, dairesel camdan atriyumun ışık almasına imkan veriyor. 2006 yılında tamamlanan ve yaklaşık 61 milyon Dolar’a mal olan piramit, Sovyet geçmişinden sıyrılan ve bölgesel ekonomide bir lider haline gelen Kazakistan’ın simgesi haline geldi.


Khan Shatyr Eğlence Merkezi (Astana, Kazakistan)
Kaynak: Foster & Partners


Kazakistan 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından kısa bir süre sonra bağımsızlığını ilan ederek başkentini Astana'ya taşıdı. O tarihten itibaren hükümet, gelişmiş petrol ve gaz endüstrisinden kazandığı milyarları kenti görülmeye değer hale getirmek, hatta bazı gözlemcilere göre ise "Bozkırda bir Brasilia"ya benzetmek için çaba harcadı. 2008 yılının başında petrol fiyatlarının tavan yapmasıyla gelişim dalgası ülke geneline yayıldı. Kent, bozulma konusundaki ününe ve kötü insan hakları yönetimine rağmen, Massimiliano Fuksas Architetto ve Behnisch Architekten gibi üst düzey Batılı mimarlar için oldukça cazip hale geldi. Birçok proje, kendine özgü Kazak kimliğini ortaya koyacak şekilde tasarlanıyor ve inşa süreçleriyle de dünyanın en hızlı gelişen ülkelerini taklit ediyor.


Khan Shatyr Eğlence Merkezi (Astana, Kazakistan)
Kaynak: Foster & Partners


Astana gelecek yıllarda Foster + Partners tarafından tasarlanan iki projeyle kendini gösterecek. Bunlardan ilki Birleşik Arap Emirlikleri'nden Aldar Properties tarafından geliştirilen karma kullanımlı Abu Dhabi Plaza. İkincisi ise yaklaşık 150 metrelik bir direğe asılmış, tenteyi andıran kumaş cephesiyle Khan Shatyr Eğlence Merkezi. Merkez 2009’da tamamlandığında, inşası sadece üç yıl süren kentin en büyük binası olacak.




Khan Shatyr Eğlence Merkezi (Astana, Kazakistan)
Kaynak: Foster & Partners


Kış sıcaklığının yaklaşık -18°C olduğu bir şehirde, enerji-tutucu polimer ETFE'den yapılmış şeffaf bir şemsiyenin altında yaratılan kentsel park ve 30.200 m2'lik Khan Shatyr Eğlence Merkezi, perakende satış birimleri, restoran, sinemalar ve bir su parkını kapsayacak. Projenin başındaki büyük ortak Nigel Dancey "Bu kadar büyük bir binayı, kısa zaman çerçevesi içinde inşa edebilmek için yenilikçi inşaat metotlarına ihtiyacımız olacağı açıktı. Dev bir çadır yaratarak, tasarımda da Kazakistan halkına Yurt Çadırı'nın tarihi önemini anımsatmış olduk," diyor.


Aktau, Kazakistan
Kaynak: Koetter, Kim & Associates


Tasarımında, Kazakistan'ın göçebe geçmişinden elemanlar barındıran bir başka proje de, ülkenin diğer bir bölgesi Aktau Limanı'nda yer alıyor. Şehir, ilk başta Sovyet Rusya tarafından Hazar Denizi'ndeki petrol çalışmalarına destek olması için geliştirilmişti. Şehrin alçak yatay bloklarla sınırlanan çok sayıdaki sert bulvarlar dizisi, büyük askeri araçlara ev sahipliği yapmak için tasarlandı. Boston Koetter'daki Kim & Associates'in başkanı Susie Kim "Caddeler insanlara değil, yalnızca tanklara yönelik tasarlandı," diyor.


Aktau, Kazakistan
Kaynak: Koetter, Kim & Associates


Kim’in şirketi, Millennium Uluslararası Gelişim tarafından şehrin kuzeyindeki büyümenin master planını hazırlamakla görevlendirildi. Yoğun bloklardan uzaklaşan, denize bakan villa tipi evlerin oluşturduğu geniş ve açık yürüme yollarıyla plan, Aktau’ya daha insancıl bir ölçü getirdi. “Karma kullanımlı binaların sade bir modeliyle çevrelenmiş kamusal bahçe ve parklar, planın birçok yerinde tekrarlanıyor. Böylece kamusal alana güvenli geçişle, özel mülk hissi dengeleniyor,” diyen Kim ekliyor: “Hem çevrelenmiş, hem de genişleyebilen alanlar yarattık.”

Planın tamamı, silüeti belirleyen Yeni Aktau Şehri Enerji Kulesi’nin ve kanallar, sokaklar aracılığıyla semtteki yapıları soğutacak olan yenilikçi deniz suyu pompalama sisteminin bulunduğu bir merkezin etrafında konumlanıyor. Mimarlar, bölgenin göze çarpan kamusal yapılarından biri olan ve Kazakistan’ın tarihi göçebe çadırlarından yola çıkılarak inşa edilen, camla çevrili perakende satış alanı “Crystal Souk”un (Kristal Çarşı) bir modelini yaptılar. “Geleneksel olan tek yapıları dairesel çadırları,” diyor Kim.

Kazak yetkililer, birkaç test çalışması tamamlandıktan sonra, kentin önemli bir kısmının on yıl içerisinde geliştirilmesi için çabalıyorlar. Kim, bu gelişmeleri birçok gözlemcinin de paylaştığı düşüncesini dile getirerek tanımlıyor: “Dubai’nin hızını örnek alıyorlar.”

Buradan Alıntıdır...

12 Temmuz 2008 Cumartesi

MİMARİ : Başkan Topbaş’ın Tepebaşı’ndaki hayali gerçekleşiyor…

Tarih: 8 Temmuz 2008 Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi www.arkitera.com


Tepebaşı’nda TRT stüdyolarının ve İMP’nin bulunduğu alana, projesini dünyaca ünlü mimar Frank Gehry’nin çizdiği ve içinde dram tiyatrosu ile konser salonunun da bulunacağı muhteşem bir kültür merkezi yapılacak. Başkan Topbaş, projenin müjdesini merkezin yapımına talip olan İşadamı İnan Kıraç ile birlikte verdi.

Tepebaşı’nda TRT stüdyoları ile İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi’nin (İMP) bulunduğu alana, avam projesini dünyaca ünlü mimar Frank Gehry’nin çizdiği, mimari estetiğiyle dünyanın ilgi odağı olacak muhteşem bir kültür merkezi inşa edilecek. Toplam 14 bin metrekarelik alanda 200 milyon dolarlık dev bir yatırımla, içinde Başkan Topbaş’ın hayali olan tarihi dram tiyatrosu ile 1850 kişilik konser salonu ve 4 bin araç kapasiteli otoparkın da bulunacağı kültür merkezi hayata geçecek.

TRT ile prensipte anlaşıldı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, projenin müjdesini merkezin yapımına talip olan İşadamı İnan Kıraç ile birlikte İMP’de düzenlediği basın toplantısında verdi. 2005 yılının Ocak ayında İnan Kıraç ile toplam 14 bin metrekarelik bu alana TRT stüdyo binası yerine kültür merkezi yapılması konusunda görüştüklerini belirten Başkan Kadir Topbaş, TRT’ye stüdyolarını taşıyabileceği bir yer önerdiklerini ve prensipte anlaştıklarını söyledi.




MİMARİ : Berlusconi, “Milano’da yeterince çükü kalkmayan var” ...

Ünlü mimarın kulesi ‘erkeksi’ olmayınca...

Tarih: 8 Temmuz 2008 Kaynak: Radikal
Berlusconi, Libeskind’ın eğimli kulesi için “Milano’da yeterince çükü kalkmayan var” yorumu yaptı. İtalya’da son dönemde bazı model ve dansçıların iş bağlantılarını takip etmesi ve kabinesine bakan yaptığı eski model Mara Carfagna’yla müstehcen telefon konuşmalarıyle olay yaratan sağcı Başbakan Silvio Berlusconi, bu kez cinsellik takıntılı tavrıyla dünyanın en ünlü mimarlarından birini çileden çıkarttı. Berlusconi, Leh kökenli ABD’li mimar Daniel Libeskind’ın Milano’nun tarihi mahallesi Fiera Milano’daki kentsel dönüşüm projesi için tasarladığı sanat müzesi ve ofis binalarını içeren gökdelenin eğimini ‘yeterince erkeksi’ bulmayınca fırtına koptu.

Manchester’daki Emperyal Savaş Müzesi, Berlin’deki Yahudi müzesi ve Manhattan’da Dünya Ticaret Merkezi yerine yapılacak kompleksin mimarlarından Libeskind’ın Milano projesi için tasarladığı kule, Britanyalı mimar Zaha Hadid ile Japon meslektaşı Arata Isozaki’nin binaları arasında eğimli duruşuyla dikkat çekiyor. Atışma ülkenin en zengin işadamı Milanolu Başbakan’ın tasarıma dair hoşnutsuzluğunu cinsel içerikli kinayeyle dile getirmesiyle başladı. Gaflarıyla nam salmış Berlusconi, Corriere della Sera’ya “Milano zaten çükü kalkmayan bir sürü insanla doludur. Epi topu Viagraya ihtiyaç duyacak biri daha eklenecek” deyiverdi. Ünlü mimarın yanıtı gecikmedi. Berlusconi’nin yorumunu faşist ideolojiye bağlayan Libeskind, “Faşist İtalya’da ‘dümdüz’ (eşcinsel) olmayan herşey ‘yakışıksız sanat’ görülürdü. Kulemde Leonardo da Vinci’den esinlenilmiştir ve bu büyük İtalyan kültürüne aittir. Ama o bunları düşünecek entellektüel birikim yahut zamana sahip değil” çıkışını yaptı. Libeskind, “Bir Amerikalı ve Yahudi olarak Berlusconi’yi berbat buluyorum. Milliyetçilik algısı, sınırları kapatıp farklı olanı olumsuzlaması tiksindirici. Yabancılardan nefret ediyor” diye ekledi.

Berlusconi projeyi iptal edebilir
Tasarımı beğenmeyenler, Berlusconi’nin müdahelesiyle binanın biraz ‘dikleşmesi’ umudunu dile getirse de, atışmanın Başbakan’ın kompleks için verilmiş izni iptaline yol açacağı söyleniyor. Milano’nun eski kültür danışmanı Vittorio Sgarbi, “Mimar özür dilemezse Başbakanın kendisine izin vereceğini sanmıyorum” dedi.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

TARİH : Tarihe Tanıklık Etmiş Meydanlar... (Mimari)

Tarihe Tanıklık Etmiş Meydanlar

Tarih: 6 Mayıs 2008 Yazan: Burcu Öztaşkın - www.Arkitera.com

Bir kentin merkezi sayılan meydanlar, diğer kentsel mekan elemanları olan cadde ve sokak ağlarına göre, sosyal yaşamın daha fazla yansıtıldığı alanlar olma özelliğini taşıyor. Kullanıcının duygusal deneyim yaşadığı fiziksel ve psikolojik fonksiyonu olan bu alanlar, kullanıcıyı cadde ve sokaklardaki akıştan uzaklaştırıp koruma sağlayarak bir nevi özgürlük olanağı yaratıyor ki dünyadaki pek çok meydan Özgürlük Meydanı olarak adlandırılıyor. Sosyal yaşantının geçtiği mekanlar tarih boyunca Eski Yunan şehrinde agora, Roma döneminde forum olarak karşımıza çıkıyor.

Dünya tarihinde yer alan önemli olaylara sessizce ev sahipliği yapan bu iletişim mekanlardan bazılarını inceledik.

Kızıl Meydan (Moskova, Rusya) Red Square


Kaynak: Wikipedia

73.000 m²'lik bir alanı kaplayan ve Rusça'da aynı zamanda “güzel” anlamına gelen - Krasnaya Ploshchad, Kızıl Meydan'ı, Kremlin Sarayı’na ait 20 m yüksekliğindeki duvarlar, yapımı 1930’da tamamlanan Lenin Mozolesi ve çarpıcı soğan kubbeleri ile Aziz Basil Katedrali çevreliyor. 15. yüzyılda Kremlin'in duvarları tamamlandıktan sonra yapılan ve yapıldığı tarihten bu yana idamlara, gösterilere, geçit törenlerine ve mitinglere sahne olan meydan, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.

Son olarak dün tanklar, 100 tonluk kıtalararası gelişmiş füzeler ve diğer ağır silahlar eşliğinde Rus ordusu 9 Mayıs Zafer Günü provası için Kızıl Meydan'da gösteri yaptı.

Saray Meydanı (Saint Petersburg, Rusya) Palace Square


Kaynak: University of Technology, Sydney

Saray Meydanı, adını yaklaşık 3 milyon sanat eseri barındıran ve dünyanın en önemli müzelerinden bir olan Hermitage Müzesi’nin bulunduğu, eski Rus İmparatorluğu’nun merkezi Saint Petersburg kentinde 18. yüzyılda inşa edilen Kış Sarayı’ndan alıyor. Merkezinde 47,5 m yüksekliğinde bir sütun bulunan meydan 25 Ekim 1917’de Ekim Devrimi – Bolşevik Devrimi ve 22 Şubat 1905’de Kanlı Pazar’a sahne oldu.

Tiananmen Meydanı (Pekin, Çin)


Kaynak: Wikipedia

15. yüzyılda inşa edilen ve “İlahi Barışın Kapısı” anlamına gelen Tiananmen Meydanı, Yasak Şehir ile kentin diğer kısmını ayırmak amacı ile yapıldı. 1 milyon kişinin sığabileceği 440.000 m²'lik bir alana sahip dünyanın en büyük açık alanı ünvanına sahip meydan iki kez yangın geçirdi ve 1615’de yeniden düzenlendi. 1989 yılının 15 Nisan’ında başlayan ve yaklaşık 5 Haziran’a dek süren, toplumun farklı kesimlerinden yoğun katılımın olduğu Tiananmen Meydanı Olayları olarak anılan ve yüzlerce kişinin ölümü ile sonuçlanan olaylara tanıklık etti.

Times Meydanı (New Tork, ABD)


Kaynak: boston.com

İsmini, 1904 yılında meydanda bulunan yeni binasına havai fişek kutlamaları ile taşınan New York Times gazetesinden alan Times Meydanı, ışıklı reklam tabelaları ile anımsanıyor. Gazete’nin başlattığı bir gelenek haline gelen havai fişek kutlamaları her yıl başında binlerce insanı bir araya getiriyor. Meydan hem New York kenti için bir sembol hem de dünya çapında bir simge olma özelliği taşıyor.

Trafalgar Meydanı (Londra, İngiltere)


Kaynak: Wikipedia

Adını 1805 yılında Fransız ve İspanyol donanmalarının yenildiği Trafalgar Savaşı'nda ölen Amiral Horatio Nelson'dan alan Trafalgar Meydanı, Ulusal Sanat Galerisi’nin ana giriş kapısı üzerinde yer alıyor. Meydanın ortasında 46 m yüksekliğinde, üzerinde Nelson’un 5,5 m boyunda heykeli bulunan granit bir sütun bulunuyor. 1820 yılında pek çok binanın yıkılması ile düzenlenen meydan, politik amaçlı gösterilerin sıkça sahne oluyor.

Concorde Meydanı (Paris, Fransa) Place de la Concorde


Kaynak: Wikipedia

1975 yılında yaptırılan ve çeşmeler ve heykellerle dolu olan meydan sekizgen bir forma sahip. Champs Elysees ile 250.000 m²'lik Tuileries Bahçeleri arasında kalan meydanın ismi Fransız İhtilaili sırasında bir süre Devrim Meydanı olarak değiştirildi. İhtilal sırasında gerçekleştirilen ve 14. Louis ve Marie Antoinette’in de aralarında bulunduğu 1.000’den fazla kişinin giyotinle idamı bu meydanda gerçekleştirildi.

Aziz Michel Meydanı (Paris, Fransa) Place Saint-Michel


Kaynak: Wikipedia

Fazla sert ve tutucu yönetim şekli ile eleştirilen Charles de Gaulle iktidarına karşı üniversiteli gençlerin 6 Mayıs 1968’de gerçekleştirdiği Kanlı Pazartesi olarak anılan gösteri ve grevler Sorbonne Üniversitesi'nde başlayarak Aziz Michel Meydanı’na kadar sürdü. Meydan, 1855’de yaptırılan ve üzerinde iki ejderha bulunan çeşme ile tanınıyor.

Potsdam Meydanı (Berlin, Almanya) Potsdamer Platz


Kaynak: Google Maps

İkinci Dünya Savaşı döneminde Amerikan ve Sovyet sektörleri arasındaki sınır kontrol noktası olan Potsdam Meydanı, tarihinde dördüncü kez başkent olan yeni Berlin’in simgesi olma özelliğini taşıyor. Meydan bugün iki dünya savaşı sırasında da ağır hasarlar alan kentin merkezi olma niteliğinde. Potsdam Meydanı alışveriş, kültür ve eğlence aktivitelerine ev sahipliği yapıyor.

Paris Meydanı (Berlin, Almanya) Pariser Platz


Kaynak: Wikipedia

Brandenburg Kapısı’nın 1790’da tamamlanmasının ardından, 1814’de Napolyon’a karşı kazanılan zaferi simgelemek adına Paris Meydanı olarak adlandırıldı. Brandenburg Kapısı II. Dünya Savaşı sırasında ağır hasar gördü ve 1898 yılında yeniden yapıldı. Avrupa’nın en prestijli meydanlarından olan Paris Meydanı bugün pek çok gösteri ve kutlamaya ev sahipliği yapıyor.

Aziz Peter Meydanı (Roma, İtalya) Saint Peter’s Square


Kaynak: Wikipedia

Vatikan kentinde Aziz Peter Bazilikası’nın önünde yer alan Aziz Peter Meydanı, 1656-1667 yılları arasında Gian Lorenzo Bernini tarafından tasarlandı. Merkezinde 25,5 m yüksekliğinde bir Mısır obeliski bulunan meydan, Katolikler için büyük önem taşıyor.

San Marco Meydanı (Venedik, İtalya) Piazza San Marco


Kaynak: carnivalofvenice.com

Her yıl Paskalya Bayramı’ndan 40 gün önce Venedik Karnavalı’na ev sahipliği yapan San Marco Meydanı, etrafını çevreleyen han ile Venediklilerin deniz ticaretinin merkeziydi. Adını San Marco Kilisesi’nden alan ve Venedik’in ulaşım, ticaret ve eğlence merkezi olan meydan dünyanın en güzel meydanları arasında yer alıyor.

Mayo Meydanı (Buenos Aires, Arjantin) Plaza de Mayo


Kaynak: losmejoresdestinos.com

Arjantin‘in başkenti Buenos Aires‘in ünlü Mayo Meydanı, adını 1810 yılında gerçekleşen Mayıs Devrimi sonrasında aldı. 16. yüzyılda yapılan meydan, ilk günden beri politik yaşamın sahnesi oldu. 1976’da askeri cuntanın yokettiği 30.000 kayıp kişiyi arayan ve askerler tarafından Perşembe Delileri olarak nitelendirilen Mayo Meydanı Anneleri her perşembe bu meydanda toplanmaya devam ediyor.

Özgürlük Meydanı (Tahran, İran) Azadi Square (Shahyaad Square)


Kaynak: Wikipedia

Meydana 1971 yılında Pers İmparatorluğu’nun 2.500. yılı kutlamaları şerefine kentin girişini sembolize etmesi adına Shahyaad Kulesi yaptırıldı. "Şahları Anma" anlamına gelen Shahyaad ismi 1979 İran Devrimi ile Özgrülük Anıtı olarak değiştirildi. Meydanın ismi de bu gelişmelere paralel olarak Özgürlük Meydanı oldu. Meydan, İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulması sırasında Şah Rıza Pehlevi yönetimine karşı yapılan gösteriler sırasında sert çatışmalara sahne oldu.

Türkiye’den Meydan Örnekleri

Taksim Meydanı (İstanbul, Türkiye)


Kaynak: Wikipedia

Meydan adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun taksim edildiği, Taksim Maksemi'nden aldı. Meydanın ortasında bulunan Cumhuriyet Anıtı, İtalyan heykeltraş Pietro Canonica'ya yaptırılarak, 1928 yılında yerine yerleştirildi. Aynı zamanda kültür,eğlence ve büyük bir alışveriş merkezi olan İstiklal Caddesi’nin girişinde yer alan Taksim Meydanı, 1 Mayıs 1977’de onlarca kişinin öldüğü Kanlı Pazar gibi pek çok olaya sahne oldu. Meydan aynı zamanda çeşitli festival ve kutlamalara da ev sahipliği yapıyor.

Beyazıt Meydanı (İstanbul)


Kaynak: mustafacambaz.com

Bizans Dönemi’nde kentin en büyük forumu, Osmanlı Döneminde ise bir saray meydanı olan, Tarihi Yarımada’nın merkezinde bulunan Beyazıt Meydanı’nda Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok gösteri ve protesto düzenlendi. Bunların en önemlilerinden biri de 16 Şubat 1969’da ABD'nin İstanbul Boğazı'na demir atan 6. filoyu protesto mitingi oldu.

Kızılay Meydanı (Ankara)


Kaynak: wowTURKEY.com

Kızılay Meydanı, Ankara'nın en işlek caddelerinden Atatürk Bulvarı'nın Ziya Gökalp Caddesi ve Gazi Mustafa Kemal Bulvarı ile kesiştiği noktada yer alıyor. Adını Kızılay kurumundan alan meydanın hem Metro hem de Ankaray bağlantısı bulunuyor. Haftanın her günü kalabalık ve hareketli olan meydan da kutlamalara ve gösterilere tanıklık ediyor.

Konak Meydanı (İzmir)


Kaynak: Ege Life

Kemeralti Çarşısı, hükümet konağı, saat kulesi, ilk kurşun anıtı gibi tarihsel ve sembolik öğeler barındıran meydan en son 14 Nisan 2007’de yoğun katılım olan Cumhuriyet Mitingi’ne tanıklık etti.

Tarihsel süreç içinde Türk kentlerinde, gerçek anlamda meydan kavramının gelişememiş olduğu görülüyor. Günümüzde sınırlayıcı yapı kütlelerinin meydanı kapatmaya yönelik ele alınmaması, aralarında cephe düzenleri açısından bir bütünlük bulunmaması ve alanların iyileştirilmesine yönelik girişimlerde, çevre yapıların bu girişimlerin dışında tutulması gibi nedenlerden dolayı, mekansal tanıma sahip olmayan geniş açıklıkların ve büyük kavşakların meydan olarak adlandınldığı bir süreç yaşanıyor. Bu alanlar, yalnızca transit geçiş alanı olmaktan kurtarılarak, insanların kültürel, politik ve ticari aktiviteler için biraraya gelebileceği kentsel odak noktaları haline getirilerek toplumumuzda meydana olan ihtiyaca cevap verebilirler. 1

1 Dağistanlı, Ö., 1997, Meydanın Evrimi, Mekansal Analizi Ve Sosyal Açıdan Önemi, İTÜ - Yüksek Lisans Tezi, İstanbul

(Buradan CopyPaste/KopyalaYapıştır yapılmıştır.)

13 Mayıs 2008 Salı

MİMARİ : Kültürel Mirasın Koruyucusu Eğitimdir...

Kültürel Mirasın Koruyucusu Eğitimdir Diyen Küçük Büyük Gönüllü Yürekler Bir Arada...

Tarih: 5 Mayıs 2008 Yazan: Deniz Boran www.arkitera.com

Fotoğraf: TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Arşivi

Sahip olduğumuz tarihi ve kültürel mirasın umarsızca yok edildiği bir dönemde mimarlar, öğretmenler, farklı kuruluşlar ve mimarlık öğrencilerinin doğa ve kültür varlıklarının araştırılması, korunması, bilginin genç kuşaklara aktarılması, çocuklarda kentlilik bilincinin oluşturulmasına yönelik çalışmaları ve çabaları küçük bütçeler ama gönüllü yürekler ile devam ediyor.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını’nı geride bıraktığımız bu günlerde, İTÜ Mimarlık Fakültesi “Çocuk ve Tarihi Çevre Çalışmaları” konulu bir toplantıya ev sahipliği yaptı.

3 Mayıs 2008 Cumartesi günü saat 09:30-17:00 saatleri arasında gerçekleştirilen toplantının ilk oturumunda Türkiye’nin doğal ve kültürel mirasını korumak amacıyla 1990 yılında kurulan ve kent-havza-bölge-ülke ölçeğinde geliştirdiği projeler ile adını duyuran ÇEKÜL (Çevre Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı), Ankara Mimarlar Odası ve İTÜ Mimarlık Fakültesi’nce yürütülmüş olan kültürel miras, tarihi çevrenin korunması için çocuklara gerekli bilincin verilmesi bunun yanında daha yaşanılabilir mekanların oluşturulması amaçlı çocuk-tarhi çevre-mimarlık çalışmaları anlatıldı.

Açılış konuşmasını yapan, İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Zeynep Kuban, farkında olmadığımız gibi çocuklara da tanıtamadığımız eşsiz bir doğa ve kültür mirasına sahip olduğumuzu, bu toplantının esas amacının ise farklı kurum ve kişilerce yürütülen çocuk ve tarihi çevre konulu çalışmaların ilk kez bir araya getirilerek aynı amaca hizmet etme gönüllüsü insanların tanışmalarını, deneyimleri ışığında fikir alışverişinde bulunarak daha etkili projelerin oluşmasını hedeflediklerini belirtti.

Toplantıda ilk sözü alan, ÇEKÜL Vakfı’ndan Yeşim Dizdaroğlu, 2003 yılından bu yana devam eden ve esas amacı çocuklara kentlilik bilincini kazandırmak, yaşadıkları kentteki doğal ve kültürel zenginliklerin farkına varmalarını sağlamak olan “Kentler Çocuklarındır” adlı kültürel eğitim programı çalışmalarını anlattı.

Çalışmaların 2003-2005 yıllarını kapsayan ilk kısmının ÇEKÜL Vakfı’nın 1998’de başlattığı ve mimarlık, şehircilik çevrelerinde de adını duyuran “7 Bölge-7 Kent Projesi” nin bir alt projesi olarak UNESCO’nun da desteği ile ortaya çıktığını belirten Dizdaroğlu, Akseki, Talas, Midyat, Kemalye, Kastamonu, Mudanya, Birgi kentlerinde vakfın yerel işbirliklerini kullanarak kentlilik ve koruma bilincini çocuklara kazandırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduklarını aktardı. Bu çalışmanın sonucunda, yaşadıkları kenti ulusal gündemde temsil ve kendilerini ifade etme özgüveni kazanmış 105 Kültür Elçisi çocuğun 2005 “Kültür Elçileri İstanbul Buluşması”nda biraraya gelerek bir bildirge eşliğinde kentlerini anlattıklarını hatırlattı.

Programın 2006-2008 yılları arasında gerçekleşen ikinci ayağında ise Tarihi Kentler Birliği (TKB)’nin desteğini alarak yoluna devam eden ÇEKÜL Vakfı, bu birliğin üyesi olan Muğla, Şanlıurfa, Kayseri, Amasya, Diyarbakır, Midyat ve Kars illerinde; yerel yönetim politikalarında tarihsel ve doğal çevre korumasına öncelik veren, kent kültürünü, sivil toplum katılımını ve toplumsal duyarlılığın gelişimini ön planda tutan bir yol izlediklerini belirtti. Bu doğrultuda 146 çocuğa, görerek, hissederek, yaşayarak öğrenmelerini sağlamaya yönelik müze, ören yeri gezileri, kentin yaşlılarıyla yapılan sohbetler yaratıcılıklarını geliştirmeye ve ne düşündüklerini, istediklerini, hissettiklerini anlayabilmeye ve aktarabilmelerine yönelik oyunlar, seramik, resim, maket yapma vb farklı faaliyetler verildi. Dizdar, tüm bu faaliyetleri öğretmenler ve diğer gönüllüler ile beraber yürütülen bu faaliyetler sırasında bir yerel bir eğitim kılavuzuna bağlı kalındığını ve ÇEKÜL Vakfı’nın 2008 yılında da TKB üyesi belediyelerle ortak hareket edilerek 10 kentte daha 300 çocukla kültürel eğitimin yaygınlaştırılmasını amaçladığını vurgulayarak konuşmasını tamamladı.

Toplantının ikinci konuuğu, Ankara Mimarlar Odası bünyesinde 2002 yılında başlatılan ve halen gönüllü olarak yürütülen “Çocuk ve Mimarlık Çalışmaları”nı anlatmak üzere Tezcan Karakuş Candan ve Gökçe Şimşek’di. Candan, çalışmalarındaki kent kültürünü kavratarak kentlilik bilincini kazandırma amaçlarının sadece çocukları kapsayan bir eğitim sürecini içermediğini, çocukla diyalog kurabilmek için toplumun birçok kademesi ile ilişki içerisinde olmak gerekliliğinin doğduğundan söz etti. Mimarlığın ise, yalnız yapı ölçeğine indirgenecek bir meslek dalı olmadığına tarihi çevre, fiziksel çevre, kent planlama, toplumsal ilişkielrdenkopmuş bir mimarlığın düşünülemeyeceğine işaret eden Candan, mimarlık kültürünü çocuk kültürü ile buluşturmanın, toplumla kaynaştırmanın, herkesçe paylaşılmasını sağlamanın karşılıklı gelişen bir eğitim- öğrenme süreci ile mümkün olduğunu vurguladı.

Çalışmalarında ÇOKAUM (Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi)‘ndan destek aldıklarını özellikle vurgulayan Candan, MEB’ndan özel izin alarak projelerin gerçekleştirildiği okullarda yürütülen çalışmalarda, mimarların ve çocukların kültürlerinin ortaya konduğu zengin ve kolektif bir çalışma ile yaratıcılıklarının ortaya çıkarılmasını sağladıklarını belirtti. Candan ayrıca, bu eğitim faaliyetlerinin çevrelerini daha iyi tanıyan, kentlilik bilinici, koruma duygusu gelişmiş, geleceğe yönelik bir şeyler yapıyor olmanın, not kaygısı olmaksızın kendisine söz hakkı tanınıyor olmasının verdiği özgüveni kazanmış çocuklar yetiştiren bir sisteme oturduğundan ve geliştirdikleri “Çevre Dostu” kavramından bahsetti.

Tüm projenin çocuğun oyun algısı üzerinde kurgulandığına değinen Candan, bu aşamada oyunlar ve bilmecelerden, bilinen hikayelerden (Küçük Prens) vb. yararlandıklarını ekledi. Mimarlık öğrencilerinin de çocuklara yönelik eğitim amacına hizmet etmek üzere kendi projelerini oluşturmaları ve ÇUKOUM ile birlikte belirli formata uygun hale getirmeleri halinde, uygulayabilecek olmaları toplantının heyecan verici notlarındandı.

Çalışmalarının devlet ve özel okullardaki 7-12 yaş arası cocuklarda uygulandığını belirten Candan, kültürel bilinci geliştirme yanında, çocuklarla küresel ısınma, yerel yönetim vb. güncel konular üzerine de fikir ve bilgi sahibi olmalarını sağlayıcı kavramsal çalışmalar yürüttüklerini ekledi.

Bu çalışmaların sınıf ortamına bağlı kalınmayarak müze, park, sinema, hastane, hapishane, sokak vb. farklı mekanlarda da maket yapımı, senaryo yazma, günlük tutma, uygulamaya yönelik okul bahçesi düzenleme fikri geliştirme, geziler vb. etkinlikler ile gerçekleştirildiğini anlatan Candan, 2002-2007 arasında 200’e yakın okulda 9000 çocuk ile buluştuklarını belirtti. Ayrıca ilgili okulun bululunduğu il, il içinde yer aldığı semt, devlet ya da özel okul olmasına bağlı olarak karşılaşılan farklı sonuçların, mimarlığın toplumsal ve sosyal durumlar ile ne kadar iç içe bir disiplin olduğunu bir kez daha gün yüzüne çıkardığına ve buluşmaların çocuğun toplumsal konumlanışı üzerinden farklılaştığına değinilen konuşmada, farklı diller, farklı mekanlar, farklı gelir grupları, farklı kültürler, farklı hayalleri ve farklı gelecek beklentilerinin doğurduğu sonuçların atölyelerine ve projelerine yansıdığını, esas amacın ise zengin, mahkum, göçmen, yoksul ayırdedilmeden tüm çocuklara ulaşmak olduğu aktarıldı.

Toplantının yine Ankara Mimarlar Odası’ndan olan katılımcılarından Gökçe Şimşek, 2004 yılında başlatılan “Koruma ve Çocuk” çalışmalarında, soyut bir kavram olan korumanın çocuklara uygun bir şekilde anlatılmasını, kültür varlıklarına, tarihi çevreye, yakın çevrelerine ilgi ve meraklarının uyandırılmasını, farkındalığın geliştirilmesi ve böylelikle koruma bilincinin özümsenip içselleştirililmesini sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden Yard. Doç.Dr. Zeynep Kuban, yüksek lisans öğrencisi Cenk Hasan Dereli ve Gül Cephanecigil’in de söz aldığı oturumun üçüncü bölümünde ise, son 30 yıldır artan inşaat faaliyetleri nedeniyle, bugün eski güzelliğini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya olan İstanbul’un güzide semtlerinden Anadolu Hisarı’nda yaşayan çocuklar ile kültürel değerleri tanımaları, yaşadıkları çevrenin ayrıcalığını farketmeleri, daha yaşanılabilir bir mekanda olma hayallerini gerçekleştirmeleri adına yapılan çalışmalara ilişkin deneyimler aktarıldı. Bir zamanların güzel Göksu Deresi, halka açık olmayan Hisar Kalesi, iskele meydanı, çevredeki boş, çöplük haline gelmiş bakımsız alanlar üzerine çocuklar, mimarlık öğrencileri ile workshoplar düzenlendiğini belirten Kuban, tıpkı mimarlık ve şehircilik eğitimlerinde olduğu gibi geziler ile mekanı tanıma sonrası sorunların ortaya konarak senaryolar eşliğinde çözüm arandığını, yapılan maketlerin, hazırlanan projelerin sergiler eşliğinde sunulmalasının sağlandığını vurguladı. Kuban, bu gönüllü eğitim çalışmasına başlamak için bizzat gidip okullar ile görüştüğünü, öğretmenlerden pedogojik formasyon aldıklarını da ekledi.

Katılımcılardan Cenk Hasan Dereli, kurulan senaryolardan hareketle ek mimari bir oluşumu da çocuklar ile beraber geliştirmek, çocukların hayal güçlerini ve isteklerini somut hale getirebilecekleri bir çalışmayı ortaya çıkarmanın da mümkün olduğunu göstermek arzusuyla okulda bir ek bina oluşturma gayretlerini ve çocukların projedeki etkisini azaltmadan, dışarıda bırakmadan onlara katılıp fikirlerini sonuca ulaştırmalarında takipçi ve yardımcı olduğunu aktardı.

Gül Cephanecigil ise, bir yapıyı, bir kentsel mekanı önemli, farklı kılanın oradaki yaşanmışlık olduğunu, yerel kimliğin ve aidiyetin tam da buna karşılık geldiğini, mirasın farklı anlamlara da gelebileceğini aktarmak üzere yürüttükleri çalışmaların neticesinde, çocukların ortaya çıkardıkları yaratıcı oyun-drama arası faaliyete değindi.

Toplantı, Gülay Sert’in “Çatalhöyük Çocuk Arkeoloji Atölyesi”, Gülin Pazaroğlu’nun “Turist Rehberleri Vakfı Çocuk Müze ve Proje Çalışmaları”, Kadriye Tezcan Akmehmet ve Mina Kiraz’ın ise “Müzelerin Tarih Eğitimindeki Rolü: İstanbul Arkeoloji Müzeleri Okul-Müze Günleri Eğitim Programı” uygulamalarına yönelik anlatımları ile son buldu.

Buradan CopyPaste/KopyalaYapıştır yapılmıştır.

5 Mayıs 2008 Pazartesi

MİMARİ : Türkiye’nin ilk ekolojik alışveriş merkezi... Meydan (İstanbul)

Tarih: 28 Nisan 2008 Kaynak: Milliyet Yazan: Beste Önkol

Mimarinin dahi çocuğu olarak adlandırılan İspanyol mimar Alejandro Zaero-Polo, Türkiye’nin ilk ekolojik alışveriş merkezi olan Meydan’ı otoyol piknikçilerinden esinlenerek yaptığını söyledi.

Projelerinde yerel halkın tercihlerini her zaman ön planda tuttuğunu söyleyen Polo, şöyle konuştu:

“İstanbul Ümraniye’deki Meydan’ı tasarlarken aklımın bir köşesinde hep piknikçileri tuttum. İstanbul’da kozmopolit, zengin bir yapı var. İnsanlar piknik yapmayı, mangal yakmayı seviyor. Güzel havalarda minikde olsa yeşilliklerde hep aileleriyle beraberler. Bunu dünyanın başka yerinde görmedim.”

Polo, Meydan’ı oluştururken ağırlıklı olarak yeşil ve kırmızı kullanmasının nedenini ise şöyle açıkladı: “Uçaktan baktığımda ilk dikkatimi çeken, kiremit çatılar ve yeşil alanlar oldu. 7 tepe üzerine kurulu kentte gezerken gördüğüm aşı boyalı kırmızı yalılar da beni etkiledi. Projemi oluştururken bir de Ortadoğu mimarisinin tuğlalarını dikkate aldım.”

Havaalanı yapmak istiyor
Türk mimarisini çok başarılı bulan Polo’nun gözdesi ise Ayasofya Müzesi. Ayasofya’yı ‘muhteşem’ diye tanımlayan mimarın projeleri arasında Türkiye’de yeni bir çalışma yer almıyor. Ancak aşı boyalı evlere ve boğaza duyduğu tutku nedeniyle hayalleri arasında deniz ve karanın bütünleştiği bir proje yatıyor.

Polo ayrıca, İstanbul’da eski binaların görünüşlerine sadık kalarak yeni işlevsel bir şehrin yaratılmasının önemine değindi. Bugüne kadar ofis, konut, terminal, restoran gibi farklı alanlarda mimari projelere imza atan Polo, “Şu an İspanya’da bir seramik fabrikasıyla görüşmelerim sürüyor. Fabrika inşa etmek çok heyecan verici. Ayrıca bir de havaalanı yapmak istiyorum” dedi.



Fotograflar Buradan , Yazı ise Buradan
CopyPaste/KopyalaYapıştır Yapılmıştır...

MİMARİ : 2008′in Gökdelenleri…

eVolo Architecture tarafından düzenlenen 08 Skyscraper Architectural Competition kazananları 24 Mart 2008 tarihinde belli oldu. Mimar, mühendis ve tasarımcıların katılabildiği yarışma, New York kökenli ofisin düzenlediği 4. uluslararası mimarlık yarışması.

1. Ödül - Elie Gamburg (ABD)
odul1.jpg

2. Ödül - Rugel Chiriboga, Ted Givens (ABD)
odul2.jpg

3. Ödül - Alberto Fernandez, Susana Ortega (Şili)
odul3.jpg

Mansiyon - Christopher Talbott, George Tolosa (ABD)
mansiyon1.jpg

Mansiyon - Daekwon Park (ABD)
mansiyon2.jpg

Mansiyon - Tingxing TAO (ABD)
mansiyon3.jpg

Mansiyon - Sohta Mori, Yuichiro Minato (Japonya)
mansiyon4.jpg

Mansiyon - Claudiu Barsan-Pipu, Oana Nituica, Irina Dragomir, Bogdan Ispas (Romanya)
mansiyon5.jpg


Mansiyon - Natalie Ghatan (ABD)
mansiyon6.jpg


Buradan CopyPaste/KopyalaYapıştır Yapılmıştır.

13 Nisan 2008 Pazar

Dünyanın En Büyük ve En Yüksek Binaları: 21 Mimari Canavar

Tarih: 9 Nisan 2008 Kaynak: Trend Hunter Derleyen: Zeynep Güney - Arkitera.com
Belli dönemlerde dünyanın en yüksek gökdelenlerini derleyen, mimarlık, tasarım, moda ve sanat blogu Trend Hunter son zamanlarda inşa edilen, projesi hazırlanan ya da eğlenceye hizmet eden en yüksek ve en büyük binaları tekrar bir araya getirdi. Dünyanın en yükseği, en büyüğü ve en muazzamı olmak için yarışan projelerin tek limiti gökyüzü gibi görünüyor.

İşte gökdelenlerden, bulundukları şehirlerin simgesi haline gelen dönme dolaplara ve el maharetini simgeleyen iskambil kulelerine kadar en uzun, en görkemli mimari yapılar:

1.610 Metre Yüksekliğinde Ekolojik Kule



Londra’daki 500 katlı ekolojik gökdelen, okulları, hastaneleri ve dükkanlarıyla birlikte, yükseklik korkusu olmayan 100.000 kişiye ev sahipliği yapacak. Londra’nın doğusunda yer alacak kulenin en dikkat çeken yanı, tamamen bahçeler ve ağaçlarla dolu yeşil alanlar olarak düzenlenmiş devasa delikleri. Yapı İngiliz şirket Popularchitecture tarafından inşa ediliyor.

1.600 Metre Uzunluğunda Gökdelen
Hyder Consulting’in hazırladığı projenin Ortadoğu’da inşa edileceği söyleniyor fakat tam olarak nerede olacağı bilinmiyor. Yapı bu yüksekliğiyle Empire State Building’den dört kat uzun olacak.









Kuveyt’in En Yükseği Burj Mubarak Al-Kabir



Körfez kentlerinde inşaat savaşı hızla sürerken, Kuveyt’te de 1.001 m yükseklikteki Burj Mubarak Al-Kabir projesinin yapılacağı duyuruldu. Bu yapı Burj Dubai ortaya çıkana kadar en yüksek bina olarak bilinen Taipei 101’nin iki katı yüksekliğinde olacak.

Körfez kentleri yeni mega-projelerle sürekli zirveyi zorluyorlar. 86 milyar Dolarlık Madinat Al-Haarer projesinde sadece gökdelenler değil aynı zamanda bir havaalanı ve geniş bir vaha da bulunuyor. Kulenin inşası kesinleşirse, tamamlanması 25 yıl sürecek. Projede Kuveyt’le Madinat Al-Hareer’i birbirine bağlayacak bir de köprü yer alıyor.

Körfez’in diğer mega-projesi Burj Dubai ise henüz tamamlanmamış olmasına rağmen, bittiğinde yaklaşık 800 metre yükseklikte olması bekleniyor ki bu yüksekliğiyle bile Burj Mubarak Al-Kabir’den yüksek olamayacak.

Burj Dubai Dünyanın En Yüksek Yapısı Olmaya Hazırlanıyor



İnşaatı hala süren, 512 m yüksekliğindeki 141 katlı Burj Dubai şimdiden Taiwan’ın 508 m uzunluğundaki yapısı Taipei 101’den uzun. Burj Dubai’nin net yüksekliği sır gibi saklansa da spekülasyonlara göre zirvesi 800 metreye ulaşacak.

Yaklaşık 160 katlı yapı tamamlandığında, 56 asansör, lüks daireler, butikler, yüzme havuzları, spa merkezleri, İtalyan modacı Giorgio Armani’nin ilk oteli ve 124. katta bir rasathane bulunacak. Yaklaşık 1.500 gün önce başlayan inşaatta her üç günde bir, yeni bir kat inşa ediliyor.

Burj Dubai’nin 85. Katından Dubai Manzarası



Bu fotoğraf, öyle görünse de, bir uçaktan çekilmedi. Dünya’nın en yükseği olması beklenen Burj Dubai’nin 85. katından çekilen fotoğraf, hızla gelişen Dubai’nin bulutların üzerine çıkarak diğer binalara yukarıdan bakan kulelerini, daha da yukarıdan görme fırsatı sunuyor.

Mimarlıkta Olimpik Oranlar, Çin’in Dikkat Çeken 10 Yeni Binası
2008 Olimpiyatları’na hazırlanan Çin’in Pekin ve Şangay şehirlerinde tam bir inşaat cümbüşü yaşanıyor. Bu olimpik projelerden en dikkat çeken 10 tanesi şunlar:



- 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak Pekin Ulusal Stadyumu
- Ses getiren tasarımıyla Ulusal Su Sporları Merkezi



- Pekin’in tarihi Saklı Kent’inin yakınında konumlanan Ulusal Tiyatro
- İçe eğimli iki kuleden oluşan CCTV binası



- Çin Seddi kenarı boyunca yerleştirilen lojmanlar
- Şangay’daki 101 katlı gökdelen, Pudong



- 2.500 konutluk Linked Hybrid projesi
- Şangay’la Yangshan Adası arasında bağlantıyı sağlayan Donghai Köprüsü



- Dünyanın en büyük havaalanlarından biri olması beklenen Pekin Uluslararası Havaalanı’nın yeni terminali
- 50.000 kişiye ev sahipliği yapacak Dongtan Ekolojik Şehri

Japonlar Dünyanın En Yüksek Binasını Planladılar: X-Seed 4000



Taisei İnşaat Şirketi, dünyanın her yerinden 500.000 - 1 milyon insana ev sahipliği yapmak üzere 13.123 feet yüksekliğindeki X-Seed 4000’i tasarladı.

Eğer bu bina inşa edilirse dünyanın en yüksek gökdeleninin 7 katı yükseklikte olacak, hatta Fuji Dağı’ndan bile 200 metre yüksek olacak.

Dünyanın En Yüksek Konut Yapısı, Şikago Kulesi
Shelbourne Gelişim Grubu (The Shelbourne Development Group), onaylanırsa dünyanın en yüksek konut yapısı olacak yeni projeleri, 600 metre uzunluğundaki Chicago Spire’ı tanıttı. Michigan Gölü kıyısında Şikago Nehri üzerinde inşa edilmesi planlanan yapı, nehirle entegre olarak, bölgedeki trafik yoğunluğunu azaltmayı hedefliyor.

Şikago kent planlama departmanı 280.000 m2’yi çevreleyen, yerden 700 m yükseklikteki projeyi inceliyor. Alışılanın aksine, Chicago Spire’da radyo vericileri, oteller ya da satış birimleri olmayacak. Kat sayısı 124’ten 160’a artırılan kulede, 1.300 daire yer alacak. 17 metre tavan yüksekliğine sahip lobi ise, mekanın her yönden algılanabilmesi için cam duvarlarla çevrelenmiş.

Dünyanın En Büyük Gucci Mağazası, Gucci New York



New York zaten yeterince fazla olan tursit sayısına yenilerini ekleyebilir, yeni Gucci mağazası 5. Cadde’de açılıyor. Mimari ve sanatsal nitelikleriyle göze çarpan yeni mağaza, Tasarım Yöneticisi Frida Giannini’nin işbirliğiyle, dünyaca tanınan mimar James Carpenter tarafından tasarlandı.

Dünyanın en büyük Gucci mağazası olması beklenen alışveriş cennetini, üç katta da yerden tavana kadar tamamen camla kaplı cepheler nefes kesen bir mimari esere dönüştürüyor. Yüksek kalite malzemelerle tasarlanan, doğal gün ışığıyla aydınlanan Gucci mağazası içeriden de, dışarıdan bakıldığı kadar güzel görünüyor.

Eğlence ve Heyecan

Dünyanın En Yüksek İkinci Çelik Kulesi, Super Swings
Çin’nin Harbin şehrindeki radyo kulesinden 700 ayak sarkıyor. Heyecan meraklıları kulenin en yüksek noktasından, 335 metreden sallanıyorlar. Dünyanın ikinci en yüksek çelik kulesi, bulunduğu çevreye eğlence ve heyecan getiriyor.






Dünyanın En Yüksek Bungee Jumping Zirvesi, Macau Kulesi
Aşağıya bakmayın! 233 metre yükseklikteki bungee jumping kulesi yüksekten korkanlara göre bir yer değil. Dünyanın 10. yüksek binası, Macau Kulesi’nin en tepesinde yer alan atlama alanı tam bir adrenalin patlaması yaşatıyor.







Asya’nın En Yüksek Seyir Çemberi, Singapore Flyer
160 milyon Dolar’a mal olan Singapur’un devasa seyir çemberi, üç yılda tamamlandı. Adayı 360 derece izleme şansı veren dönme dolapta her birinde kendi havalandırma sistemi bulunan, 26’şar kişilik 28 kapsül yer alıyor.

42 katlı bir binaya eşdeğer uzunluktaki Singapore Flyer, London Eye’dan 30 metre daha yüksek. Berrak havalarda en üst noktadan Malezya ve Endonezya kıyılarını görmek mümkün olabiliyor. Dönme dolabın girişindeki, bilet satış birimlerinin ve tam merkezinde bir tropik yağmurormanı modelinin de yer aldığı üç katlı binada, alışveriş mekanları bulunuyor.

Singapore Flyer, şimdiden Eylül 2008’deki Formula 1 Singapore Grand Prix’in heyecanını yaşayan ülkeye turist çekebilmek amacıyla inşa edilen yapılardan biri.

Dünyanın En Büyük Dönme Dolabı Pekin’de

Çin inşaatı süren dünyanın en büyük dönme dolabıyla tarih yazmaya hazırlanıyor. Pekin’in doğusundaki Chaoyang Parkı’nda inşa edilmeye başlanan 200 metre uzunluğundaki Büyük Pekin Tekerleği (Beijing Great Wheel) 99 milyon Dolar’a mal olacak. Toplam 1.920 kişi kapasiteli dönme dolapta havalandırmalı 48 kompartıman bulunuyor.

Ağustos 2008’de açılması planlanan dönme dolabı, 135 metre yüksekliğindeki London Eye’ı da yapan, Alman şirket tasarlıyor.


Köprünün Ortasında Dönen Tianjin Eye



Tianjin Eye, Çin’in kuzeyindeki Tianjin kentinde düzenlenen devasa karnaval çemberinin adı. Chihai Köprüsü’nün ortasında inşa edilen, 380 kişi kapasiteli tekerlek dönerken, iki yanında trafik akmaya devam ediyor.

Ekolojik

Rüzgar Enerjisinin Amerika’da Ulaştığı Yeni Seviyeler, 105 Metre Uzunluğunda Rüzgar Jeneratörü



Dünyanın en yüksek rüzgar jeneratörleri Teksas’ta bulunuyor. EnelSpA’nın Abilene ve Lubbock arasına yerleştirdiği 213 megawatt’lık rüzgar jeneratörleri en iyi rüzgarı yakalayabilmek için 105 metre uzunluğunda inşa edildiler. Jeneratörler, Teksas’taki 12.000’den fazla konuta enerji sağlıyor.

Las Vegas’ta 30 Katlı Bahçe
İçki, ışıklar ve kumarın şehri olarak bilinen Las Vegas’ta yeni, yeşil bir sayfa açılıyor.

2010’da tamamlanması öngörülen, 200 milyon Dolar’lık proje, dünyadaki ilk dikey ve şüphesiz en yüksek çiftlik olacak. Yatırımcılar bu projeye yeni bir turistik cazibe olarak değil, yılda 72.000 kişiyi besleyecek bir üretim alanı olarak bakıyorlar. Bu çiftlikte, doğal ortamda ve ideal üretim şartlarında 100 farklı tür sebze ve meyve yetiştirilmesi planlanıyor.

200 milyon Dolar maliyet çok gibi görülebilir ancak projenin en az, yılda 40 milyon Dolar gelir getiren yeni bir casino kadar kazanç sağlayacağı söyleniyor.

Dikey Tarım (Bölüm III): Toronto SKYFarm [Gökyüzü Tarlası]



Dünyanın birçok büyük kentinde dikey tarım alanları görülebilir, bunlardan biri de Toronto’da. Mimar Gordon Graff tarafından hazırlanan 58 kat yüksekliğindeki SKYFarm projesi, 750.000 m2 tarım alanı sağlayarak, yılda 35.000 kişinin beslenmesini karşılayabilecek. Her bölümünde farklı iklim şartlarının oluşturulacağı bu dikey tarla sayesinde, bölgede yetişmeyen ürünlerin dışarıdan ithal edilmesinin de önüne geçilmiş olacak.

Dikey tarlaların en güzel yanı, farklı iklim koşullarında yetişen sebze ve meyvelerin, hava kirliliği veya sel ya da kuraklık gibi iklim felaketlerinden etkilenmeden taze olarak insanlara sunulabilmesi. Japonya’da 2005 yılından beri üretim yapan, yer altı tarım alanı Pasona 02 ise çoktan köşeyi dönmüş.

Kişisel Gökdelen: Hintli Mukesh Ambani’nin 60 Katlı Yeni Evi
Hindistan’ın zenginlerinden Mukesh Ambani, zenginliğini kanıtlamak amacıyla kendisine “Antilia” adında 60 katlı bir gökdelen inşa ettiriyor. Adını Atlantik Okyanusu’ndaki efsanevi bir adadan alan ultra lüks gökdelenin dış cephesi klasik gökdelenler gibi cam kaplama olacak. Ambani’nin 2002 yılında aldığı arsaya yapılacak binada, standartlaradan çok daha yüksek tavanlı 27 kat olacak ve 6 katı otoparka, 1 katı garaja, 1 katı eğlence merkezine, 4 katı açık kış bahçesine, 2 katı sağlık kulübüne, 2 katı acil toplantı salonuna, 2 katı misafirlerine, 2 katı akrabalara, 1 katı bina bakımına, 1 katı mekanik çalışmalara ve en son helikopter pistinin altındaki kat da helikopter kontrol odasına ayrılacak.

Gariplikler

Ahşaptan İnşa Edilen En Yüksek Ev
Ahşap elemanlar kullanılarak yapılan 13 katlı 44 metre uzunluğundaki binanın yapımına 15 yıldır devam ediliyor. Bina henüz tamamlanmamış olmasına rağmen şimdiden dağılmaya başladı. Nikolaj Sutyagin, içinde büyüdüğü kasvetli Sovyet toplukonutlarından etkilenerek şimdiye kadarki en uzun olduğu düşünülen ahşap binayı çıtalardan inşa etti. Görünüşe göre çevrede yaşayanlar bu projeden pek memnun değiller ama Sutyagin ikinci kattan başlattığı çatı sayesinde, bu çatının üzerine inşa ettiği her şeyi dekorasyon olarak göstererek etrafındaki binaların yüksekliklerini ihlal etmemiş oldu.







30 Metre Uzunluğunda LEGO Kule
Kaliforniya Legoland’de, 465.000 lego parçasından yapılmış korsan gemisi, geçen sene Danimarka’da kırılan dünya rekorunu egale etti. Gemiyi görmeye gelen ziyaretçiler de Legolardan 2132 kalp yaptı ve her kalp için Legoland, San Diego’daki Çocuk Kalp Enstitüsü’ne 1 Dolar bağışta bulundu.













Bryan Berg Yeni Bir Rekor Kırdı, 7,5 Metre Yüksekliğinde Kağıt Ev



Bryan Berg’in iskambil kağıtlarından yaptığı 7,5 metre yüksekliğindeki kule dünya rekoru kırdı. Daha önce de iskambil kağıtlarından gökdelen, katedral, stadyum gibi mimari modeller yapan Berg, bu kuleyi 5 haftada 1800 deste kağıtla tamamladı. Hiç yapıştırıcı kullanmayan ve her seferinde yeni bir rekora imza atan Berg ilk kez kartlardan kule inşa ettiğinde sekiz yaşındaydı. Berg ilk dünya rekorunu ise 1992 yılında, henüz 17 yaşındayken, 4,2 metrelik bir kuleyle kırdı.


Buradan Alıntıdır.

En Çok Okunanlar...

Fenerbaçe taraftarıyım...

FOTOGRAF

KARİKATÜR ve MİZAH

YARARLI BİLGİLER

OTOMOTİV

Ziyaretçilerim...

Beğendiğim Sözler...

"Şükretmek, yaşamımıza daha çok şey katmanın mutlak yollarından biridir"
Marci SHIMOFF

"Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım."

Necip Fazıl Kısakürek


"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."
Albert Einstein.


Güneş; Işık ve Sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez.
Sende güneş gibi ol, beklenen iyiliği senden istenmeden yap...
Epiktetos.



İnsan gülebildiği kadar insandır.
Moliere.


Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herald.


Unutma ki, ağzında bal olan Arı 'nın, kuyruğunda da iğnesi vardır..
John Lyly


Hayata değer bir yaşam,Sevmeye değer bir aşk, Dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.
Ne eksik ne fazlasını ara ve Seni üzenle asla uğraşma.
(Bilinmiyor)


Benim başarı konusunda bildiğim tek şey, Başarmak konusundaki kararlılıktır.
William Feather.


İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapar.
Refik Halit Karay


Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana

30.11.2007 den itibaren...

***