"Benimle aynı düşüncede olmayan insan düşman değildir; Sadece benimle aynı düşüncede olmayan başka bir insandır." (Alıntı)

FİKİR KENTİ - Son Eklenenler ...

Küresel ısınma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Küresel ısınma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Haziran 2008 Cumartesi

GENEL : En pahalı "Yeşil Ev"

Tarih: 17 Haziran 2008 Kaynak: NTVMSNBC www.arkitera.com


İngiltere’de inşa edilen “çevreci ev” 7.2 milyon pound karşılığında satıldı. Dünyanın en pahalı evlerinden biri olan bina “Orkide Ev” adını taşıyor.

Bir zamanlar kullanılmayan çakıl taşlarıyla dolu olan arazinin yerinde şimdi Orkide Ev ve onu çevreleyen doğal zenginlik yeralıyor.

Orkide Ev, kendi tükettiği enerjiyi kendi üretiyor. Üstelik de tükettiğinden daha fazlasını üretiyor! İşin sırrı “Jeotermal enerji”de... Orkide Ev dizayn edilerken bulunduğu bölgedeki doğal zenginliklerden ilham alındı. Evin oturma odası dubalar üzerinde gölde yüzüyor. Evi satın alan yatırımcı adının açıklanmasını istemiyor. Ancak söylentilere göre “eğlence” sektöründe çalışıyor.

(Buradan Alıntıdır.)

17 Nisan 2008 Perşembe

Küresel Isınma : Dünya 'ya dost yaşamak elinizde...

İnsanoğlu, küresel ısınmanın geldiği tehlikeli boyutlar ve artan çevre kirliliğiyle birlikte, daha duyarlı davranmaya başladı. Herkesin evinde ve hayatında atacağı küçük ve dikkatli adımlarla hızla tükenen dünyayı, uzun bir süre daha korumak mümkün.
Çevre korumayla ilgili konular sürekli gündemde. Siz de ilgileniyor, bir şeyler yapmak istiyor ancak nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız dünyaya dost yaşamanıza yardımcı olacak bazı önerilerimiz var.


  • Çevreye ve atmosfere zarar veren sprey deodorantlar yerine hiçbir kimyasal madde içermeyen kristal taşları kullanabilirsiniz. Islatılıp, tene sürüldüğünde kötü kokuları önleyen bu özel taşlar başta pahalı gelse de çok uzun süre (yaklaşık 2 yıl) kullanıldıkları için sonuçta daha ekonomik oluyorlar.
  • Plastik alışveriş torbalarına açılan savaşa siz de katılın ve markete giderken kendi bez çantanızı götürün. Böylece aldıklarınızı bunun içine koyarak taşıyabilir ve boşu boşuna çevreye son derece zararlı olan plastik poşetleri tüketmemiş olursunuz.
  • Besinleri düdüklü tencerede pişirmek sağlıklı yiyecekler tüketmenin yanı sıra enerji tasarrufu yapmanın da iyi bir yolu. Uzmanlar buharlı tencereyle yemek pişirmenin yaklaşık yüzde 30 oranında enerji tasarrufu sağladığını belirtiyor.
  • Salataların üzerine kruton (yağda kızarmış ekmek küpleri) yerine ceviz, ayçiçeği ve yer fıstığı koyarak sofranıza sadece lezzet değil sağlık da getireceksiniz. Bu tahıllar kalp ve damar sağlığı için son derece faydalı yağ asitleri içeriyor. Böylece kızartma yaparken harcadığınız elektrik ya da gaz sarfiyatını da önlemiş olacaksınız.
  • Aldığınız sebze ve meyvelerin hatta balıkların, bulunduğunuz yöreden ya da en azından ülkeden sağlanıyor olmasına çok dikkat edin. Böylece nakliyat sırasında çevreye verilen zararı en aza indirebilecek ayrıca mevsiminde çıkan, dondurulmayan sağlıklı besinler tüketebileceksiniz.
  • Daha az et yiyerek doğaya destek olun. Çünkü et sofranıza gelene kadar pek çok işlemden geçiyor ve geçirdiği işlemler küresel ısınmaya yol açan başlıca faktörlerden.
  • Ayakkabı cilasının yerine muz kabuğu kullanmaya ne dersiniz? Eğer bu fikir size pek mantıklı gelmediyse eski bir sandaletinizle deneme yapabilirsiniz.
  • Ağaç yaşken eğilir diye boşuna dememişler... Çocuklarınızı ekolojik yaşamla ne kadar erken tanıştırır, çevre konusunda ne kadar erken bilinçlendirirseniz o kadar iyi. İşe oyuncaklardan başlayabilirsiniz. Elektronik, mekanik ve peluş oyuncaklar yerine tahta hatta boyasız olanları tercih edin...
  • Polyester yastık kılıfını ipek olanla değiştirin: Polyester, üretimi sırasında atmosfere, üretilen miktarın yüzde 25'i kadar zararlı madde yayılıyor. Ayrıca bunun sizin çok hoşunuza gidecek iyi bir yanı daha var. İpek yastıkta uyumak saçlarınızın çok daha parlak görünmesine de yardımcı oluyor.
  • Anneanneniz gibi yaşamak... Düşünürseniz ne kadar çevreci olduğunu anlayacaksınız. Klima yerine yelpaze, kâğıt mendil yerine kumaş mendil, sentetik kumaşlar yerine pamuklular ve kimyasal şampuan ve sıvı sabunlar yerine zeytinyağı sabunları. Üstelik bunlar kesinlikle çok da zarif alışkanlıklar!
(Alıntı : ntvmsnbc)


2 Ocak 2008 Çarşamba

Küresel Isınma ile ilgili enterasan bir yazı...

Bir suç işlendiği zaman ilk akla gelmesi gereken şey "bu kime yarar?" diye sormak.

Küresel ısınma ve getirdiği felaketler karşısında gelişmiş ülkelerin takındığı tavra baktığımız zaman ikinci sınıf polisiye filmlerin uyanık dulları akla geliyor.

Hani hayat sigortasından faydalanmak için kocasını öldürüp de polis gelince karalar bağlayan, yalandan ağlama krizleri geçiren dullar. Küresel ısınma "sayesinde" bazı ülkeler milli zenginliklerini ikiyle çarpacaklar desek herhalde abartmış olmayız.

Kim bu bazıları?

En başta Kanada, Rusya ve Danimarka. Ardından da Japonya, Çin, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkeleri.

Yani ne BM'nin Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ne de G10 grubunun ülkeleri küresel ısınmadan şikâyetçi değiller, tam tersine, neredeyse zil takıp oynayacaklar.

Neden?

Yukarıda sunduğumuz haritayı bir elinize alın, küresel ısınma konusunda gelişmiş ülkelerin kopardığı gürültüyü ise diğer elinize.

Küresel ısınma "sayesinde" erimeye başlayan buzullar bu güne kadar geçilmez sanılan deniz yollarını ve kara parçalarını ulaşıma açıyor ve bu kuzey yarı kürenin zengin ülkeleri için mükemmel bir haber.

Madenler ve petrol

Öncelikle Kanada ve Rusya, bir ölçüde de ABD ve Danimarka şimdiye kadar -50°'ye varan aşırı soğuklar nedeniyle kullanamadıkları bir kaç milyon kilometre karelik alanı kullanıma açıyorlar .

Altın, gümüş, petrol, doğal gaz, kurşun, elmas, çinko kaynayan bu bölgenin yeraltı zenginlikleri Kuzey Kutbu'na kıyısı olan ülkeler için son derecede önemli bir gelir kaynağı olacak.

Birçok maden için dünya rezervlerinin üçte birinin bu bölgede bulunduğunu söyleyebiliriz.

Meselâ Rusya'nın Sibirya'daki kömür, petrol ve doğal gaz yatakları enerji karşılığı olarak dünya rezervlerinin %30'unu teşkil ediyor.
(FELDEN Marceau, « la confrontation océanique : Arctique contre Pacifique », la revue maritime, 1992. )

Bu konuda Rusya Bilimler Akademisi üyesi Igor Tomberg'in
"Doğu Sibirya ve Uzak doğu Rusya'nın geleceğidir" başlıklı makalesi okunabilir.

(« La Sibérie orientale et l'Extrême-Orient sont l'avenir de la Russie », Russian News and information agency Novosti, 24 ocak 2006
.)

Kanada'nın da Kuzey Kutup dairesine yakın toprakları sayesinde uranyum ihracatında dünya birincisi, doğal gazda ise dünya ikinci olduğunu hatırlayalım.

Aynı ülkenin kuzey adalarındaki elmas rezervleri ise dünya rezervlerinin %15'i kadar. Haliyle bu bölgelerin ısınması yeraltı zenginliklerinin işletme maliyetlerini düşürüyor.

( http://www.canada.gc.ca/)

Küresel ısınmanın zevkten havalar uçurduğu bir başka ülke de ABD demiştik.

Alaska'nın karadaki petrol rezervleri 10.4 milyar varil yani ABD'nin 16 aylık tüketimi kadar. (SAUMURE Eric, « États-Unis et pétrole : l'Alaska et l'Arctique en ligne de mire », La Grande époque, ocak 2006 .)

işte bunun için eriyen buzların boşaltacağı açık denizde petrol aramak, çıkarmak ve boru hattı döşemek çok daha ucuz olacak.

Strateji

Panama Kanalı ABD deniz kuvvetlerinin ve Amerikan ticaret filosunun yumuşak karnı.

Bu kanalın işlemesine mani olabilecek bir deniz kazası veya terörist saldırı hem deniz kuvvetlerinin ikiye bölünmesine hem de iki okyanus arasındaki ticaretin kilitlenmesine yol açabilir.

Ayrıca Panama Kanalının genişliği (ya da darlığı) Nimitz sınıfı
uçak gemilerinin bu su yolunu kullanmasına engel.

Gene aynı sebeple panamax
denen boyutlardaki ticaret gemileri ile taşımacılık yapmak zorunda ABD ile ticaret yapan ülkeler.

Panamax gemiler sadece 4500 konteynır taşırken post-panamax denen gemiler 12 bin konteynır taşıyarak maliyeti düşürebiliyorlar.

Malaca ve Süveyş gibi kanalların da buna benzer kısıtlar getirdiğini ve buzların erimesiyle ABD'li stratejistlerin uykularını kaçıran bu kâbusların sona ereceğini kısaca belirtelim.

Asırlardır sıcak denizlere inmek ve büyük ticaret yollarına erişmek için savaşan Rusya da eriyen buzlardan nasibini alacak. Bugüne kadar kışın donmayan çok az limanı bulunan bu ülke birden bire istemediği kadar kıyı kentine kavuşacak . Gerek askerî gerekse ticarî manevra kabiliyetini arttıracak olan Rusya küresel ısınmanın çok sevindirdiği ülkelerden.

Kısalan ticaret yolları

Batı Avrupa, Doğu Asya ve Kuzey Amerika limanları birbirlerine yaklaşacak eriyen buzlar "sayesinde".

Ne kadar? 5000 ilâ 15 000 km.

Bu ne kadar önemli? 3000-4000 konteynır taşıyabilen bir yük gemisinin günlük maliyetinin 10 bin dolar olduğunu dikkate alırsanız ÇOK ÖNEMLi. En azından kutup ayılarından, balinalardan, foklardan ve hayatı tehlikeye girecek olan bir milyar insandan çok daha önemli (!).

Daha ayrıntılı bir fikir edinmek için Londra, Hamburg, New York, Vancouver, ve Yokohama (Tokyo) limanları arasındaki mesafenin kısaltılmasına Kanada geçişinin katkısını gösteren şu tabloya bakmak yeterli.

12

Unutulmaması gereken bir diğer nokta ise Kuzey-Batı geçişi (Kanada) adı verilen yolun bir alternatifinin de Kuzey-Doğu geçişi (Rusya) olduğu. Uydu fotoğraflarının ortaya koyduğu ve denizcilerin de teyid ettiği gibi Rusya kıyılarında erime daha hızlı.

Hali hazırda yılın altı ayı buzkıran gemilere ihtiyaç duyulmadan erişilebilecek birçok liman mevcut artık Sibirya'da.

Kesin mi? Ne zaman? Önlenebilir mi?

Bu konudan bahsedilirken 2100'lerden konuşuluyor genellikle.

Oysa buzların erimesi çoktan başladı ve gerek hükümetler gerekse taşıma firmaları bu yeni duruma hazırlık yapıyorlar.

Örneğin Hudson
körfezindeki Churchill limanı eskiden ekimde donmaya başlarken 2004'ten beri kasım ayına kadar trafiğe açık.

Limanın ve bölgedeki demiryolunun sahibi olan OmniTRAX
firması kapasitenin artırılması için 35 milyon dolar yatırım yaptı. Rusya'da ise Murmansk limanını büyütmek için petrol şirketleri 5 milyar dolar harcamaya hazırlanıyorlar

Özetle küresel ısınma dündü. Buzların erimesi bugün. Gerçekte alınması gereken önlemlerin çok gerisinde olan Kyoto protokolünün
dahi imzalanmamış olması önümüzdeki 30 yılda çok şeyin değişeceğini haber veriyor.

Artık "küresel ısınmanın önüne nasıl geçeriz?" sorusu anlamını yitirdi. Artık çok geç.

Çünkü bu doğal felaketin "memnun" edeceği ülkeler ve firmalar dünyanın en güçlüleri iken zarar görecek olanlar da en fakirler ve en zayıflar. Bu aşamada "bizi bekleyen zorluklara nasıl göğüs gereriz?" tarzından sorular sormak daha gerçekçi olacak.

Kaybedenler: Müslümanlar

Geçen şubat ayında Paris'te IPCC'nin (Intergovernmental Panel on Climate Change) son toplantısı yapıldı. Bu tür toplantıların kim bilir kaçıncısı olan bu sonuncusu da 1400 sayfalık bir rapor yayınladı. IPCC'nin internet sitesinden bu rapora erişmek mümkün : http://www.ipcc.ch/.

Hangi ihtimalle nelerin değişeceğini uzun uzadıya anlatan rapora göre yaşadığımız dünya artık eskisi gibi olmayacak. Yağışlar daha seyrek ama daha yoğun olacak meselâ.

Denizden uzak bölgelerde olumsuz etkiler daha sert hissedilecek. Tarımın en azından geleneksel yolla yapılan tarımın zorlaşacağı günler bekliyor bizi.

Elbette ağırlaşan iklim koşulları, zorlaşan tarımsal üretim ve yükselen yiyecek fiyatları ilk önce fakir ülkeleri ve zengin ülkelerin fakir insanlarını vuracak. Raporu hazırlayan uzmanlar milyonlarca insanın eko-sığınmacı olarak yiyeceğin daha bol olduğu bölgelere akın edeceğini, bunun da etnik ve sosyal gerginlikleri körükleyeceğini öngörüyorlar.

Bu koşullarda elbette ki gelişmekte olan ülkelerin zaten doyma noktasında olan altyapıları, polis, sağlık vb teşkilatları çökebilir. Bütün bu çalkantılar en fazla 20-25 yıla yayılacak.

Yani ülkelerin uyum sağlamak için çok fazla vakitleri kalmadı. Bu veriler karşısında kırılgan demokrasilerin çökebileceği, bir tür eko-faşizm tehlikesiyle karşı karşıya olacağımızı da söylemek için kristal bir küreye ihtiyacımız yok.

Küresel ısınma nedeniyle kutup ayıları ve foklar ile beraber hayatı tehlike altına girecek olan bir milyar insan var. Bu insanların yaklaşık olarak yarısını müslümanlar oluşturuyor :

Meselâ Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya yağışların azalacağı öngörülen bölgeler arasında.

Bangladeş gibi ülkelerde ise suların yükselmesinden ve verimsizleşen tarım arazilerinden dolayı kaybedilecek yaşam alanları milyonlarca insanı mülteci durumuna düşürecek.

1970-2004 arasındaki sıcaklık artışını gösteren aşağıdaki haritada 1 ilâ 2 derecelik sıcaklık artışı gözlemlenen bölgeler İslâm Alemi'nin önemli bir kısmını kapsıyor.

Bunlara ek olarak ticaret yollarının yer değiştirmesiyle bazı Müslüman ülkeler stratejik önemlerini kısmen kaybedebilecekler: Rusları sıcak denizlere bağlayan tek yol olan Karadeniz ve Boğazlar yolu ve benzeri şekilde Mısır'daki Süveyş ve Endonezya'daki Malaca boğazının önemini azalacak.

Bu yeni yollar özelikle ekonomisi kanal geçiş ücretine bağlı olan Mısır'ın GSMH'sı için ciddi bir tehdit. Basta Rusya olmak üzere birçok endüstri ülkesinin ekonomilerinin ağırlık merkezi kuzeye kayacak.

Dünyanın ısınması yeni bir şey değil

Kyoto protokolü veya IPCC gibi inisiyatifler bizce göz boyamadan öteye gitmiyor. Zira küresel ısınma neredeyse 200 yıldır bilim adamlarınca tartışılan bir konu.

1824'te Fransız matematikçi Fourrier ve 1896'da Nobel ödüllü İsveçli fizikçi Arrhenius hem karbon dioksitin ısınmadaki rolünü hem de insanların buna katkısını ispatladılar.

1956'da Revelle ve Suess okyanusların bu kadar CO2'i yok edemeyeceğini, insanlığın geri dönüsü imkânsız bir jeofizik deney yapmakta olduğunu söylediler. Kaynak olarak :

1. Fourier'nin Annales de chimie et de physique'de yayınlanan « Remarques générales sur la température du globe terrestre et des espaces planétaires », (cilt 27-1824, sayfa 136-167)

2. Arrhenius'un The London, Edinburgh and Dublin Philosophical Magazine and Journal of Science'ta yayınlanan « On the Influence of Carbonic Acid in the Air upon the Temperature of the Ground », (seri 5, 1896, sayfa 237-276)

3. Revelle ve Suess'in Tellus'ta yayınlanan « Carbon Dioxide Exchange between the Atmosphere and the Ocean and the Question of an Increase of Atmospheric CO2 during the Past Decades » (cilt 9-1957, sayfa 18-27)

Makaleleri okunabilir.

Muhtemel sonuçlar

200 yıldır "geliyorum" diyen bu felaketin en sert darbeyi vuracağı coğrafya İslâm coğrafyası.

1. Zenginlerle fakirlerin arasındaki farkların artacağı,
2. Zaten sınırlı olan maddî kaynakların çevre felaketlerini tazmin için kullanılacağı,
3. Eğitim ve sağlık bütçelerinin daha da azalacağı,
4. Açlığın yol açacağı iç göçlerin yeni etnik kavgalara zemin hazırlayacağı
aşikâr.

Bu koşullar altında zaten ağır aksak ilerleyen İslâm demokrasileri iç rakiplerini daha da güçlenmiş olarak karşılarında görebilirler. Çevre felaketlerinin oluşturacağı kriz ortamları silahlı güçlerin bir kurtarıcı/tek kurtarıcı olarak görülmesini kolaylaştırabilir.

"Ülkemizin içinde bulunduğu zor koşullar altında" diye başlayan, devleti ve orduyu kutsallaştıran söylemler kul hakkının savunulmasını daha güçleştirebilir.

Ne yapmalı?

Ne yapMAmalı? Sorusundan başlayacak olursak ABD veya Rusya'ya lanet okumanın, Bush ve Putin kuklası yakmanın kimseye faydası olmayacağını sanırım geçmiş tecrübelerimizden öğrendik.

Müslüman yönetimler asırlardır sadece bilime sırt çevirmekle kalmadılar halklarının eğitim seviyelerini de düşük seviyede tuttular.

Müslüman aydınlar ise çevre hassasiyetinin siyasal hayata ciddi olarak giriş yaptığı 60'lı yıllardan beri bu konuya gereken önemi vermediler. ALLAH'ın bize emanet ettiği doğayı savunmayı Peace & Love t-shirt'lü hippilere bıraktılar. Türkiye'de de muhafazakâr olsun olmasın hiç bir siyasî partinin bir çevre politikası yok.

Küresel ısınmayı yaklaşan bir sorun olarak görmeyi, Kyoto gibi göz boyayıcı hareketlerden medet ummayı bir kenara bırakmalıyız. Olmuş bir kazadan sonra nasıl tamir yoları aranırsa biz de zaten ısınmış ve daha da ısınacak bir dünyada ayakta durabilmek için kötünün iyisi somut çözümler aramalıyız.

İslâm ülkeleri küresel ısınmanın tehdit ettiği diğer ülkeleri de (Güney Amerika'nın kuzeyi, Güney Doğu Asya, vb) bir araya getirerek ortak bilim komiteleri kurmalı ve bu komitelerle devlet başkanlarından sıradan vatandaşlara kadar herkesin uygulaması gereken somut önlemler ortaya koymalılar. Bu tür bir bilimsel çalışmadan çıkabilecek muhtemel kararlar ve eylemler şunlar olabilir:

1) Soğutma, sulama ve deniz tuzunu arıtma gibi ihtiyaçlardan dolayı enerji gereksinimi artacağı için güneş enerjisi ve nükleer enerji konusunda işbirliği,
2) Deniz suyundan sulama suyu elde etme,
3) Deniz suyuyla tarım,
4) Mülteci kentleri kurma konusunda ilerleme,
5) Kentlerin alt yapısını (içme suyu, kanalizasyon vb) iyileştirme.

Daha genel anlamda müslümanlar artık yüzlerini bilime ve teknolojiye çevirmeliler. Gerçek hayata tekabül etmeyen ideolojilerin, aidiyet savaşlarının terk edilmesi için küresel ısınma güzel bir fırsat oluşturabilir.

Kaynakça

Kitaplar

- Tangredi, Küreselleşme ve deniz gücü (Globalization and maritime power, university Press of the Pacific, Honolulu, Hawaii, 2004)
- Godard ve André, Kutup bölgeleri (Les milieux polaires : Armand Colin, 1999)
- Amiral BESNAULT, Kuzey kutbunun jeostratejisi (Géostratégie de l'Arctique : Economica, 1992)

Makale ve dergiler

- Igor Tomberg'in yazıları – İngilizce ve Rusça (http://en.rian.ru/ )
- Eric Luxemburger, Kuzey deniz yolu: Kuzey Buz Denizi'nin ısınmasını beklerken, (« La route maritime du nord : en attendant le réchauffement climatique de l'Océan Arctique », Deniz kuvvetleri Etüd Dergisi sayı 32, ekim 2005)
- BjØrn TORE GODAI, Norveç dış işleri bakanı, « Kuzey Avrupa işbirliği», NATO dergisi Cilt 42, haziran 1994
- Hervé Coutau-Bégarie, Buzlar Savaşı : Millî Savunma Dergisi, Mayıs 1989 (« Arctique : la guerre des glaces »)

Raporlar

- Arctic Climate Impact Assessment, « the press syndicate of the university of
Cambridge", http://www.cambridge.org/
- Fransız senatosu Ekonomik temsilciliğinin Rusya ve kuzey geçişleri üzerine raporu http://www.senat.fr/rap/r03-161/r03-16122.html
- Avrupa Enerjisi temini güvenlik raporu http://www.senat.fr/rap/r00-218/r00-218.html

Türkçe internet sitelerinin küresel ısınma sayfaları

NTV "Olumlu" etkiler : http://www.ntvmsnbc.com/news/410450.asp
"Yeni petrol kaynagi kuzey kutbu mu?" http://www.katipler.org/forum/printer_friendly_posts.asp?TID=7459
Yeşiller partisi : http://www.yesiller.org/V1/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=24&Itemid=116
TEMA vakfı http://www.tema.org.tr/CevreKutuphanesi/KureselIsinma/KureselIsinma.htm
WWF Türkiye
Green Peace Türkiye http://www.greenpeace.org/turkey/campaigns/enerji/iklim-de-i-imi
CNN Türk http://www.cnnturk.com/BILIM_TEKNOLOJI/BILIM/KURESEL_ISINMA/

Zaman Gazetesi
http://pazar.zaman.com.tr/?bl=5&hn=376&sy=20070225

Radikal Gazetesi
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=220779

(İnternetten Alıntıdır.)


En Çok Okunanlar...

Fenerbaçe taraftarıyım...

FOTOGRAF

KARİKATÜR ve MİZAH

YARARLI BİLGİLER

OTOMOTİV

Ziyaretçilerim...

Beğendiğim Sözler...

"Şükretmek, yaşamımıza daha çok şey katmanın mutlak yollarından biridir"
Marci SHIMOFF

"Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım."

Necip Fazıl Kısakürek


"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."
Albert Einstein.


Güneş; Işık ve Sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez.
Sende güneş gibi ol, beklenen iyiliği senden istenmeden yap...
Epiktetos.



İnsan gülebildiği kadar insandır.
Moliere.


Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herald.


Unutma ki, ağzında bal olan Arı 'nın, kuyruğunda da iğnesi vardır..
John Lyly


Hayata değer bir yaşam,Sevmeye değer bir aşk, Dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.
Ne eksik ne fazlasını ara ve Seni üzenle asla uğraşma.
(Bilinmiyor)


Benim başarı konusunda bildiğim tek şey, Başarmak konusundaki kararlılıktır.
William Feather.


İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapar.
Refik Halit Karay


Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana

30.11.2007 den itibaren...

***