FİKİR KENTİ - Son Eklenenler ...
29 Şubat 2008 Cuma
27 Şubat 2008 Çarşamba
Sinir ve Komik Sorular ...
- İlk 3'e giremediği için...
- Ordunun dereleri yukarı akarsa n'oolur?
- Newton mors olur.
- Metroseksüel nedir?
- ibnenin yer altından gideni…
- Otuz laz denizci boğulmuş, neden?
- Denizaltıları bozulunca ittirmeye kalkmışlar...
- Temel yeni bir ayakkabı almış. Ayakkabıcı "ilk bir hafta sıkabilir" demiş.
- Temel de ilk hafta giymemiş.
- Karnı aç olan eşcinsele ne denir?
- Topaç...
- Karadenizli askerin silahına ne denir?
- Lazer silahı.
- Medyum Memiş kaç kardeştir?
- Dört kardeştir. 1-Small Memiş, 2-Medium Memiş, 3-Large Memiş, 4-XLarge Memiş...
- Adamın biri havuzdan çıkmış Havluyla kurulanmaya çalışıyormuş, ama bir türlü kuruyamıyormuş. Neden?
- Çünki adamın yaş günüymüş...
- Yere düşmeyen kalem hangisidir?
- Pilot Kalem
- Bu ericson başka erik yok!...
- John Wayne'in ebesinin adı nedir
- Ebeveyn...
- Fatih Ürek'in üstüne top düşerse ne olur?
- Piştiiiiiiii...
- Erkek: Hani biz boy abdesti alıyoz ya!...
- Kız : Eeeeeee!.. Erkek: Siz de girl abdesti mi alıyonuz?
- Sen hiç maydonozun arkasına saklanmış adam gördün mü?
- Hayır!
- Demek ki iyi saklanmış.
- Bir çocuk hiç patik giymiyomuş, neden?
- Anti-patikmiş...
26 Şubat 2008 Salı
25 Şubat 2008 Pazartesi
Hayat Dersleri
BEŞ ÖNEMLİ DERS
Birinci Ders:
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi ögrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru söyleydi :
"Hergün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedır ?"
Bu her halde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını, yerleri sılerken, hemen hergün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki ! Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuclarına dahil olup olmadığını sordu. "Tabii, dahil" dedi, Hocamız...
"İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak eden insanlar bunlar.
Onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile..." Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy idi.
İkinci Ders :
Bir gece vakit gece-yarısına doğru Alabama Otoyolunun kenarında duran bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan yağmura rağmen,bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye çalışıyordu. geçen her arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60'lı yıllarda bir beyazın bir zenciye, hem de Alabama'da, yardıma kalkışması pek olağan şeylerden değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım.Ayrılırken ille de adresimi istedi, verdim. Bir hafta sonra, kapım çalındı. Muazzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda... "Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının baş ucuna zamanında ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini verdi. Tanrı bana yardım eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin yardım eden herkesi kutsasın... En İyi Dileklerimle,
Bayan Nat King Cole."
Üçüncü Ders :
Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...
Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu:
"Çikolatalı pasta kaç para ?"
"50 Cent."
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:
"Peki, Dondurma Ne Kadar ?"
"35 Cent." dedi garson kız, sabırsızlıkla. Dükkanda yığınla müşteri vardı.ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki...Çocuk parasını bir daha saydı ve "Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?" dedi.Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu, birden. Masayı sanki akan gözyaşları temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 Cent'lik bahşiş duruyordu..
Dördüncü Ders :
Yolumuzdaki Engeller...
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye gözlüyor... Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray
görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolasıp saraya girdiler. Pek çogu kralı yüksek sesle eleştirdi.
Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu.Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Kan ter içinde kaldı ama, sonunda, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü.Açtı... Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde..."Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir." diyordu kral.Köylü, bügün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı."Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır."
Beşinci Ders :
Önemli Olan Vermektir..
Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve "Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi.
Kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içcine bakıyor ve gülümsüyordu.Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu...
Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu :
"Hemen mi öleceğim ?"
Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu..
(İnternetten)
21 Şubat 2008 Perşembe
Bir Hayat Dersi : Kapıcı ve Kuşlara Ekmek... (Canlıyı Sevmek)
Bütün apartman görevlilerinede İsmail in bu yaptığının örnek olacağını düşünüyorum.Zira,bu haber 18.02.2008 tarihli Hürriyet gazetesi tarafından haber yapıldı. İsmail, bir tanesi spastik özürlü olmak üzere üç tane çocuk babasıdır.Kıtkanaat yönetimin verdiği asgari ücret ve bizim arada sırada olan bahşişlerimizden geçimini sağlıyor.Hayatlarında yürüme ve konuşma engelli Meryem lerinin dışında kuşlarada emek harcayan ve yüreklerini açan bu aileye huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle
Sema Mandev
18 Şubat 2008 Pazartesi
Batı Şeria'dan en içten Sevgilerle...
15 Şubat 2008 Cuma
14 Şubat 2008 Perşembe
POLİTİKA NEDİR ?
iste budur :
Çocuk babasina sorar: "baba politika nedir?"
Baba söyle der: "bak oglum, ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalistim.
Annen parayi yönetir, öyleyse o hükümettir.
Deden paranin dogru idare edilip edilmedigine dikkat eder, öyleyse o
da sendikadir.
Hizmetçi kiz ise isçi sinifidir.
bizlerin ise tek hedefi vardir, senin rahatligin. Dolayisiyla sen de halksin ve altinda bezi ile yatan küçük kardesin ise gelecektir.
Söyle bakalim anlayabildin mi?"
Çocuk düsünür ve o gece babasinin anlattiklarini düsünecegini söyler.
Gece yarisi cocuk uyanir. Çünkü kücük kardesi altini pisletmistir ve aglamaktadir.
Ne yapacagini bilemeyen çocuk anne ve babasinin yatak odasina gider.
Annesi yalniz ve derin bir sekilde uyumaktadir, öyle ki onu uyandiramaz.
Hizmetçi kizin odasina gider. bakar ki babasi hizmetçi kizla yatmaktadir.
Dedesi de pencereden gizlice onlari izlemektedir.
Hepsi öyle mesguldürler ki çocugun orada oldugunu farketmezler bile.Çocuk hiçbir sey yapamadan yatagina geri döner.
Ertesi sabah baba çocuga kendince politikanin ne oldugunu anlatmasini
ister.
-"evet" der çocuk, "kapitalizm" isçi sinifini kötüye kullaniyor... sendika bunu seyrediyor... Bu arada hükümet uyuyor... Halk ise dikkate alinmiyor... ve gelecek bokun içinde yatiyor!
iste politika budur..!
(Alıntıdır)
8 Şubat 2008 Cuma
5 Şubat 2008 Salı
1 Şubat 2008 Cuma
Son Eklenenler...
-
▼
2008
(163)
- ► Aralık 2008 (4)
- ► Kasım 2008 (1)
- ► Ağustos 2008 (2)
- ► Temmuz 2008 (14)
- ► Haziran 2008 (12)
- ► Mayıs 2008 (42)
- ► Nisan 2008 (40)
-
▼
Şubat 2008
(15)
- Ceylan : Çok Güzel bir fotograf...
- Karikatür : Acı ama, bir hayat dersi sanki....
- Sinir ve Komik Sorular ...
- Hiç Ata binen Aslan gördünüz mü ?
- Hayat Dersleri
- İlginç Fotograflar...
- Bir Hayat Dersi : Kapıcı ve Kuşlara Ekmek... (Canl...
- Batı Şeria'dan en içten Sevgilerle...
- Yael Naim _ New Soul
- Fenerbahçe : Güzel bir fotograf... (Harika Tarafta...
- POLİTİKA NEDİR ?
- Hiç Kanguru Yavrusu Gördünüzmü ?
- Kedi ve Köpek Her zaman kavga etmezler.
- İlginç Fotograflar...
- Gerçek dostu düşünmüş insanoğlu tebrikler...
-
►
2007
(50)
- ► Aralık 2007 (27)
- ► Kasım 2007 (16)
En Çok Okunanlar...
Fenerbaçe taraftarıyım...
FOTOGRAF
KARİKATÜR ve MİZAH
YARARLI BİLGİLER
TARİH
OTOMOTİV
Ziyaretçilerim...
Beğendiğim Sözler...
Marci SHIMOFF
"Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım."
Necip Fazıl Kısakürek
"Dünya, Kötülük yapanlar yüzünden değil,
sayıları daha çok olduğu halde, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir."
Albert Einstein.
Güneş; Işık ve Sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez.
Sende güneş gibi ol, beklenen iyiliği senden istenmeden yap...
Epiktetos.
İnsan gülebildiği kadar insandır.
Moliere.
Hiç bir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma, geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herald.
Unutma ki, ağzında bal olan Arı 'nın, kuyruğunda da iğnesi vardır..
John Lyly
Hayata değer bir yaşam,Sevmeye değer bir aşk, Dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.
Ne eksik ne fazlasını ara ve Seni üzenle asla uğraşma.
(Bilinmiyor)
Benim başarı konusunda bildiğim tek şey, Başarmak konusundaki kararlılıktır.
William Feather.
İnsan başkalarını aldatma alıştırmasını önce kendinde yapar.
Refik Halit Karay
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana